CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Kırktan fazla cinsel ilişkiyle bulaşan hastalık vardır ve zamanında teşhis edilirse, doğru yaklaşımla çoğu kolayca tedavi edilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün hesaplamalarına göre, Türkiye'de bir günde yaklaşık 5,000 kişi bu tür bir hastalığa yakalanmaktadır. Dikkatli olunmadığı zaman ciddi boyutta tehlike yaratacak olanları da vardır.
Bu hastalıkların önemli bir kısmı dış idrar yolu olan üretrada yerleşir veya bu bölgede problem yapar. HPV (kondilom), Herpes virüsü, Bel soğukluğu (Gonore), Klamidya gibi.
Bu hastalıklar cinsel yaklaşım sırasında, vücut sıvılarıyla bir kişiden diğerine geçer. Öpmek ile bulaşmaz ama öpüşmek ile bulaşır. El sıkışmak, ortak tuvalet kullanımı, havlu ve giysi gibi şeylerle veya havuzdan bulaşmaz. Çünkü bu hastalıklara neden olan mikroplar ve virüsler, insan vücudu nemli ve ılık bölgeleri dışında kolayca yaşayamaz. Genital bölgeler bunun için en uygun ortamlardır. Güvensiz cinsel ilişkide bulunmak en büyük risktir. Prezarvatif kullanımı her zaman için hastalık bulaşmasını engellemez.
Cinsel hastalıklara neden olan etkenlerin diğer bulaşma yolu ise, kan yoludur. Hastalıklı kanın direkt verilmesi veya kirli cerrahi aletler tehlike yaratır. Nadiren de anneden bebeğe rahimde, doğum sırasında veya süt verirken bulaşabilir. Hepatit B, frengi (sifilis) ve HIV virüsünün neden olduğu AIDS bunların en sık görülenleridir.
Üretra ve komşuluğundaki hastalıkların belirtileri :
*Genital bölgede, kasıkta veya karnın alt bölgesinde ağrı.
*Genital bölgede kaşıntı veya yanma
*Peniste akıntı
*Vaginada akıntı veya koku
*İdrar yolunda kan
*Cinsel ilişkide ağrı, yanma, rahatsızlık hissi
*Sık idrar hissi
*İdrarda yanma
*Genital bölge civarında sivilce, yara, polip gibi oluşumlar.
Teşhis koymak ve uygun tedaviyi yapmak için muayene, vücuttaki belirtinin görülmesi, akıntıların laboratuvar tetkikleri ve kan testleri gerekir.
"Kondilom" denilen siğil 'ler Human Papillomavirus (HPV) adı verilen bir virüs nedeniyle oluşur. Siğiller cinsel ilişkinin her türlüsüyle bulaşabilir. Belirtiler virüs alındıktan en erken 3 hafta sonra çıkar. Ama bazen yıllar sonra bile çıkabilir.
HPV virüsünün tamamen vücuttan temizlenmesi mümkün değildir ve ömür boyu kalır. Ama kondilomlar olmadığı zaman genellikle bir sorun oluşturmazlar. Bu yüzden siğiller çıktığı zaman yok edilmesi gerekli ve yeterlidir.
Kondilomlar genital bölgenin herhangi bir yerinde görülebilir. Cinsel organlar üstünde veya içinde, göbek altı kıllı bölgede, anüs civarında çıkabilir. Başlangıçta ağrısız esmer renkte kabarıklıklar olarak başlar ve giderek büyür ve yayılır. Vücutta yayılması bazen kendiliğinden olur. Bazen de traş ve kaşıma gibi nedenlerle olan kanama sonucudur. Büyüdükçe genellikle karnabahar gibi pürtüklü görünüm alırlar.
Bu virüsün 70'ten fazla tipi vardır. Genital bölgedeki kondilomlardan genellikle tip 6 ve 11 sorumludur.
Kadınlardaki rahim ağzı kanseri ne ise çoğunlukla tip 16 ve 18 neden olur. Bazen de tip 31, 39, 45, 51 ve 52 rol oynar. HPV ve HSV (Herpes Simplex Virüs) beraberce bulunduğu zaman, kanser riski daha da artabilir. HPV bulaşmış olan kadınların ancak % 40'ında kondilom oluşur. Diğerlerinde gözle görülen siğiller oluşmaz. Kadınlarla oluşan kondilomların bir kısmı da, vagina içinde ve rahim ağzında yerleşir. Bunlar ancak özel muayenelerle saptanır.
Erkeklerde de, özellikle penis ucuna yakın olan kondilomların olduğu durumlarda, % 15 oranında penisteki idrar yolunun içinde siğiller görülür. Erkeklerde HPV'ye bağlı kanser görülmez ama idrar yolu içindeki kondilomlar çeşitli problemler çıkarır.
Bulaşma Yolu :
HPV direkt olarak deriden deriye bulaşır. Virüsün açığa çıkması ve bulaşıcı olması, siğilin traş veya kopmayla kanaması sonucu olur. Genital bölgenin el, ağız veya genital bölgeyle teması veya her türlü cinsel ilişki bu bulaşmaya neden olabilir. Tuvaletten veya havuzdan, havlu veya şorttan bulaşmaz. Virüsle karşılaştıktan sonra siğillerin ne zaman oluşacağı bilinemez. Haftalar içinde belirebileceği gibi bir yıl hatta daha fazla bir süre sonra da siğiller çıkabilir.
Tanı :
En pratik tanı yöntemi, siğillerin gözle görülmesidir. İlk planda yapılması gereken, siğillerin küçük cerrahi müdahale ile alınıp patolojiye gönderilmesidir. Patolojik incelemeye gönderilmesi sonucu kesin tanı konur. Parçaların HPV-DNA incelemesi de, virüsün tipinin saptanması bakımından önemlidir. Yok edici kremlerle veya yakma, dondurma, lazer gibi yöntemlerle kondilomlar tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılırsa bu bilgiler elde edilemez.
Çıplak gözle görülemeyen siğillerin varlığını saptamak için şüpheli yerlere asetik asit solüsyonu sürülerek, özel mikroskop ve yeşil ışığıyla inceleme yapılır. Gözden kaçabilecek olan siğiller bu yöntemle çok daha kolay saptanabilir. Bazı hastalarda, kültür ve genotip tayini gerekebilir. DNA saptaması daha doğru sonuçlar verir.
Tedavi :
Günümüzde HPV virüsünü tamamen yok edecek bir tedavi henüz yoktur. Vücutta görülen kondilomların ortadan kaldırılması, hastalığın bulaşması ve yayılmasına engel olur. Siğillerin tamamen temizlenmesinden sonra bile belirsiz bir zamanda kendiliğinden tekrar ortaya çıkabilirler. Buradaki en önemli etkenin vücut direncinin düşüklüğüdür. Kondilomların tedavinde bazı kremler, cryoterapi denilen dondurma yöntemi, koter denilen yakma yöntemi ve lazer tedavisi kullanılır. Tercih edilen yol, kondilomların cerrahi yolla kesilerek hemen yok edilmesidir. Bu yöntemle doku tanısı elde etmek ve özellikle HPV DNA'sının tipini öğrenmek mümkün olur.
Risk faktörleri ve Korunma :
Son yıllarda cinsel ilişkiye başlama yaşının küçülmesi, partner sayısının fazlalığı, evlilik öncesi ve evlilik dışı ilişkilerin artması ve ilişkilerde prezervatif kullanımına önem verilmemesi, bu tür cinsel ilişki ile bulaşan hastalıkların artmasına neden olmuştur. Dikkat edilmesi gereken şey, prezervatif kullanımının HPV bulaşmasını tamamen önlemediğidir.
Tedavisi yapılan siğillerin bulunduğu bölgeye destekleyici kremler sürülmesi ve kıllı bölgede jilet kullanılmaması gerekir.
HPV aşısı kadınlarda bu virüsün birçok önemli tipine karşı koruma sağlamaktadır. Bekaret döneminde yapılması daha iyidir. Erkeklerde aşı henüz deneme aşamasındadır.
Genital Herpes :
Herpes Simplex Virus - Tip 2 ( HSV -2) sonucu oluşan ve "uçuk" denilen sivilceler her türlü cinsel ilişkiyle bulaşabilir. Alınan virüsün belirtisi iki haftaya kadar çıkar. Birkaç tane olan ve toplu iğne başı büyüklüğündeki sivilcelerle başlar. Kaşıntı, yanma ve acıma olabilir. Sonrasında bunlar patlayarak birleşir ve bir yara halini alırlar. Virüsün bulaşıcı dönemi sivilcelerin patlayarak virüsün açığa çıkmasıyla başlar. Direkt ciltten cilde temasla bulaşan virüsün diğer tipi olan HSV-1 genellikle dudaklar çevresinde yerleşir.
Kesin teşhiste özel kan testinden yararlanılır. Dünyada bilinen bir tedavisi yoktur ve virüs insan vücudunda hep kalır. Ama sivilce veya yara olmadığı zamanlarda bir problem yaratmazlar. Virüsün aktif olduğu dönemlerde, haplar ve kremlerle hastalık baskılanmaya çalışılır.
130 yıl önce (1879) Dr. Neisser tarafından bulunan "Neisserria Gonorrhea" isimli gonokok mikrobunun kuluçka süresi genellikle 1-10 gün dür. Yani şüpheli temasın ardından 1 ila 10 gün arasında yakınmalar başlar. "Bel soğukluğu" ismi, erkeklerdeki meniye verilen "bel" isminden türemiştir. İnsanın belini üşütmesi gibi şeylerle ilgisi yoktur.
Gonore cinsel temasla bulaşır. Başka bir şekilde bulaşması hemen hemen imkansızdır çünkü hastalık etkeni vücut dışındaki bir ortamda hiç yaşayamaz. Dünya Sağlık Örgütü'nün hesaplarına göre, Türkiye'de günde yaklaşık 1,000 adet "Bel Soğukluğu" (Gonore) vakası görülmektedir. Fakat bu bilgi kimseyi tedirgin etmemelidir çünkü tedavisi çok kolay bir hastalıktır. Dayanıksız bir mikrop olduğu için tedavide zorluk olmaz. Dikkat edilmesi gereken tek şey, hastanın şikayetleri başlayınca hemen doktora başvurmasıdır. Bundan sonra hasta, çok kısa zamanda tedavi edilir. Dikkatli bir muayeneden sonra akıntıdan gerekli tahliller için örnek alınır. Çok belirgin durumlarda, tahlil sonuçlarını beklemeden ilaç tedavisi başlanır. Gelen sonuçlara göre de, gerekli yol izlenir.
Gonore, en çok bilinen cinsel hastalıktır ama örneğin "klamidya" bunun 10 katı daha sık görülür. Bel soğukluğunun belirtileri diğer akıntılı hastalıklara göre daha belirgindir.
Erkek lerde daha sık teşhis edilir. İlk belirti idrarda hafif bir yanmadır. Bu yanma giderek artarken penisten şeffaf bir akıntı gelmeye başlar. Daha sonraları bu akıntı irinli bir karakter kazanır. Koyu kıvamlı ve sarı renkte, bazen yeşile çalan bir akıntı olur. İç çamaşırında belirgin leke bırakır. Penis ucu kızarıktır. İdrar yaparken yanma hissi belirgindir.
Kadın larda vaginada akıntı ile koku ve idrarda yanma görülür.
Akıntı örneği alınarak özel bir boyama yöntemiyle boyanır ve mikroskop altında incelenmesi ile tanı konur. Bu yöntemin yanında bazen kültür testi gerekebilir.
Zamanında tedavi edilmezse, erkeklerde idrar yolu darlıkları ve kısırlığa neden olabilir. Kadınlarda ise kısırlık ve karın içi iltihapları oluşabilir. Akılda tutulması gereken şey, zamanında yapılan tedaviyle hastalık birkaç günde yok olur. Tek doz iğne tedavisi ile beraber hap kullanılır.
Bu aşamada dikkat edilmesi gereken, şikayetler hemen geçse bile, ilaçlara en az 10 gün devam edilmesidir. İlaçları çiftin ikisinin de birlikte kullanması gerekir. Bu zaman zarfında cinsel ilişkiye girmek, hem hasta hem de karşısındaki için tehlikelidir.
Bütün cinsel hastalıklar arasında en sık rastlananıdır. "Chlamydia trachomatis" denilen mikrobun yaptığı bir hastalıktır. Her türlü cinsel ilişkiyle ve ağızdan bulaşır. Belirtileri çok hafif olduğundan dolayı bazen teşhis edilmesi zor olur. Erkeklerde en sık idrarda yanma veya peniste akıntı ve kaşıntı görülür. Kadınlarda ise vaginal kanama veya akıntı, idrarda yanma veya alt bölgelerde hafif ağrı görülür. Mikrobun alınışından belirtilerin ortaya çıkışına kadar olan süre 2 ila 14 gündür. Teşhisi için özel testini yapmak gerekir. Tedavisi genlikle başarılıdır ama 10 -14 gün kadar düzenli ilaç kullanmalıdır. İlaç kullanırken, partnerin de aynı dönemde ilaç kullanması gerekir.
Bunlar aynı aileden olup, doğada yaşayan bilinen en küçük tek hücrelilerdir. Mikoplasma daha sık olmak üzere, genital bölgede enfeksiyona neden olurlar. Büyük oranda da enfeksiyon yapmadan insan vücudunda bulunurlar. Örneğin toplumun yaklaşık yüzde kırkında sessiz olarak taşınır. Özellikle mikoplasma, bazen havlu veya tuvalet gibi cinsel ilişki dışında bulaşabilir. Teşhis edilmeleri çok kolay olmayabilir. Bir kısım antibiyotiklere dirençlidirler.
Üretrit, üretra denilen penisin içindeki idrar borusunun iltihabıdır. Kadınlarda üretranın iltihabı pek görülmez. Üretrit, Bel soğukluğu (Gonore) ve NGU (Non Gonokoksik Üretrit) diye ikiye ayrılır. Bu hastalıkların kuluçka dönemleri, belirtileri ve tedavileri arasında küçük farklar olmasına rağmen, genelde benzer hastalıklardır.
Büyük sıklıkla, cinsel yolla bulaşırlar. Bazen anüsten yapılan ilişkiler sonucu bulaşabilirler. Belirtileri şüpheli ilişkiden sonraki 1 gün ila 15 gün arasındaki bir sürede başlar.
Yakınmalar ve Bulgular :
Peniste kaşıntı, idrar deliğinde kızarıklık, idrar yaparken yanma ve akıntıdır. Kaşıntı bazen tek veya erken belirti olabilir. Akıntı çok az veya fazla miktarda olabilir. Beyaz, sarı veya yeşil renkte olabilir.
Penis ucunda veya iç çamaşırındaki kan lekeleri ise idrar yolunun içine yerleşmiş virüslerin oluşturduğu poliplerden olabilir. HPV diye anılan Human Papilloma Virüs'üs yaptığı "Kondilom" denilen siğillerdir. Aslında bunlar daha çok genital bölge cildinde bulunur ve rahat görülürler. Ancak bazen penisin içine yerleşebilirler ve ancak hekim tarafından saptanabilirler. Bunların idrar yolunun derinlerine ilerlememesi veya karşı cinse bulaşmaması için alınmaları gerekir.
Kadınlar :
Kadınlarda ütretrada (dış idrar yolunda) pek görülmez ama özellikle vaginaya ve rahim ağzına yerleşir. Bazen rahime, yumurtalıklara hatta karın içine kadar yayılabilir. Kadınlarda idrar yoluna yerleşen mikroplar daha çok üşütme ve vücut direnci kırıklığı sonucu veya tuvalet gibi dış ortamlardan alınan mikroplar yoluyla hastalık yapar. Bazen cinsel ilişkiler sonucu ve bazen de anüsten yapılan ilişkiler sonucu mikrop alınabilir. Özellikle cinsel hayatın başlangıcında veya uzun süre ara verilmiş bir cinsel yaşamın tekrar başlaması daha çok risk getirebilir. Sistit diye anılan bu hastalık, genellikle idrarda yanma, acı, sık idrara gitme, idrarın tam boşalmaması ve kanamaya neden olur. Bazen mikroplar olmadan da idrar yakınmaları görülebilir. Yanlış tedaviden kaçınmak için mutlaka idrar kültürü yaptırılmalıdır. Ezbere alınan ilaçlar, özellikle antibiyotikler sorunun tam çözülememesine veya uzun süre devam etmesine yol açabilirler.
Tanı :
Kesin tanı penis ucundan gelen akıntının analizi ile konur ve sonuçlara göre doğru ve etkili tedavi uygulanır. Tanının doğru konarak tedaviye erken başlanması, süreci ve hastalığın yan etkilerini azaltır.
Tedavi olamayan hastalarda, başka partneri varsa, taşıyıcı hastalığa yakalanması dışında idrar yolu darlığı, yumurtalık iltihabı, kısırlık oluşabilir.
Nedenleri ve Tedavisi :
Neisseria Gonorrhea denilen etkenin yaptığı bel soğukluğu (Gonore) hastalığı en fazla bilinen tipidir. Non-gonokosik üretritin en sık görülen nedeni Klamidya adı verilen bir mikroorganizmadır. Bunun dışında Ureaplasma adı verilen başka bir mikroorganizma tarafından da ortaya çıkabileceği gibi başka bir takım mikroplarla da meydana gelebilir. Hastalığa neden olan etkeni ortaya koymak bazen zordur. Uygun ve etkenin henüz direnç kazanmamış olduğu antibiyotikler ve gerekirse yardımcı ilaçlarla tedavi sağlanır. Seksüel eş de aynı mikroorganizmayı taşıyacağından, eşlerin aynı zamanda tedavisi gereklidir. Tedavi sonuçlanana kadar, eşle ilişkide bulunulmamalıdır. Prezervatifle de olsa yapılan temaslar hem kadın hem erkek için zararlıdır. Tedavi süreci hastalık etkenine göre 7-15 gün arasında değişebilir.
Human Immunodeficiency Virus ( HIV ) neden olduğu hastalıktır. Hastalığın son dönemlerinde vücut savunma mekanizması iflas ettiğinden, bağışıklık sistemini yenen zatürree, kanser gibi çeşitli fırsatçı hastalıklar sonucu ölüm olur.
Cinsel yolla, kan yoluyla veya anneden bebeğe bulaşır. Virüsün alınmasından hastalık oluşmasına kadar geçen süre yıllar alabilir.
Bütün cinsel temaslarla bulaşabilir. Ayrıca ameliyat, diş tedavisi, enjeksiyon gibi vücuda yapılan bir müdahale veya virüslü kanın verilmesi sonucu da hastalık alınabilir. Esas olarak karaciğere hasar verir. Virüsü alanların üçte birinde hastalık oluşmaz ve taşıyıcı olarak kalırlar. Her virüs gibi, bunun da tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir ama hastalıktan koruyucu aşısı vardır.
Trikomonas:
Daha çok genç kadınlarda görülür. Bazen hiç belirti vermeyebilir. Erkekler genellikle taşıyıcı olurlur. Kadınlarda kötü kokulu akıntı, vaginal kaşıntı, cinsel ilişkide ağrı, sık idrara gitmeye neden olur. Erkeklerde ise penis ucunda akıntı sık idrar veya idrarda yanma olabilir. Teşhi akıntının veya sabah ilk idrarın incelenmesi ile konur. İlaç ve fitil tedavisi uygulanır.
Gardnerella:
Trikomonasa benzer bir hastalıktır Daha çok kadınlarda belirti verir.
Mantar:
Kadınlarda kesilmiş süt kıvamında akıntı yapar. Cilt mantarları dışında erkeklerde genital bölgede pek enfeksiyon yapmazlar. Erkekler taşıyıcı rolü oynadıklarından, mantar tedavisi her iki eşte beraberce yapılmalıdır.
DOÇ. DR. DENİZ ERSEV'in
Özgeçmişi İçin Lütfen
Tıklayın...
ŞİKAYETLER / BELİRTİLER |
Bel Ağrısı |
Yumurtalıkta Şişlik ve Ağrı |
Erken Boşalma |
İdrarda Kan |
Menide Kan |
SIKÇA SORULAN SORULAR |
Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilenler...
VİDEOLAR |
|