ORGANLAR



Böbrek

ENFEKSİYON ( PİYELONEFRİT ) :
Böbreğin iltihaplanması önemli bir durumdur ve çoğu zaman hastane ortamında tedaviyi gerektirir. Serum ve damardan uygun antibiyotik tedavisi uygulanır.

Şiddetli yan ağrısı, yüksek ateş, genel durum bozukluğu, titreme nöbetleri, bulantı , kusma, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, idrar kaçırma en sık görülen şikayetlerdir.

Özellikle kadın ve çocuklarda daha sık görülen ve genelde mesanede sınırlı kalan idrar yolu enfeksiyonları, eğer böbreği tutarsa hastalık ciddi sonuçlar doğurabilir

TAŞ :
İdrar yolu taş hastalığı ileri toplumlarda nüfusun yaklaşık % 5 ini etkilemektedir. Erkeklerde daha sık görülür. Oluşan taşların %80 i 1 hafta 10 gün içerisinde kendiliğinden düşer. % 20 kadarında mutlak tedavi gerekliliği vardır.

İdrarda taş oluşmasını engelleyen bazı maddeler vardır. Bu maddelerin eksikliği, kalsiyum ve benzeri elementlerin idrarla aşırı atılması, doğumsal ya da sonradan oluşan idrar yolu darlıkları , idrar yolundaki yabancı cisimler ve idrar yolu enfeksiyonları da taş oluşumunu kolaylaştıran diğer etmenlerdir. Ayrıca yaşanan bölgenin özellikleri beslenme alışkanlıkları ve ailesel kalıtımda taş oluşumunda belirleyici özellik taşır.

Ağrı ve idrar yolunda kanama en sık görülen şikayetlerdir. Ağrı bazen çok şiddetli bazen de dolgunluk ağrısı şeklindedir. İdrar rengi koyu kırmızı ve pıhtılı olabileceği gibi sıklıkla çay rengindedir. Bu şikayetlerden başka ateş, bulantı, kusma , idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma şikayetlerde görülebilir.

Kliniğimizde böbrek ve idrar yolu taşları açık bir ameliyata gerek kalmadan içeriden (endoskopik) ya da dışarıdan (perkütan cerrahi) kapalı yöntemler ile tedavi edilebilmektedir. Operasyon sonrası taş analizi ve koruyucu tedavi uygulanan hastalar

Açık cerrahi yöntemler bu gün yerini giderek kapalı yöntemlere bırakmaktadır. Son yıllarda vücut dışından ses dalgaları ile taşların kırılması önemli bir yöntemdir. Uygulanamadığı veya başarısız kaldığı hastalarda, taş cerrahisi için genellikle endoskopik (kapalı) yöntemler uygulanmaktadır. Vücut dışından çok küçük tek bir delik açılıp, böbrek içine bir ince boru yardımı ile girilerek taşların temizlenmesi (perkütan taş ameliyatı) günümüz tedavi yöntemleri arasında çok önemli bir yer tutar. Bu hastalar, 1-2 gün gibi kısa bir süre içerisinde evlerine dönebilmektedirler. Ayrıca böbrekten çıkarak idrar yoluna (üreter) düşen taşlara, hiçbir ameliyat kesisi yapmadan, direkt idrar yolundan ulaşılıp "üreteroskopi" ile taşın tedavi edilmesi mümkündür. Bu hastalar aynı gün evlerine dönebilirler. Önemli merkezlerde, her tür kapalı ameliyatlarda taşın parçalanarak tedavisi için lazer teknolojisi kullanılmaktadır. Holmium lazer ile en sert taşlar bile rahatlıkla kırılabilmektedir.

Tedavi sonrası taşın analizi yapılarak koruyucu tedavi uygulanmalıdır.

KANSER :
Böbrekte oluşan tümörlerin bir çoğu % 80'i kötü huyludur. Tüm kanserlerin %2 ? sini oluştururlar. Erkeklerde daha sık görülür. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ağrısız kanlı idrar yan ağrıları en sık görülen şikayetlerdir. Ateş, gece terlemesi, kilo kaybı görülebilir.

Kanserli böbreğin çıkartılması tedavinin ilk basamağını oluşturur. Ameliyat sonrası şua tedavisi veya kemoterapi uygulanabilir.


Böbrek Çıkımı Darlığı

Böbrekler oluşturdukları idrar vasıtasıyla, kandaki zararlı ve artık maddeler ile fazla sıvıyı vücuttan atar. Böbreğin etli dokusunda yapılan idrar, "Pelvis" adı verilen böbrekteki havuzcukta toplanır. Buradan "Ureter" denilen ince bir boru şeklindeki oluşumla idrar torbasına inerek burada depolanır. Daha sonra mesaneden dışarı boşaltılır. Böbrek çıkımı darlığı, böbrek pelvisi (P) ve üreter (U) arasındaki geçişte oluşur. Bu yüzden " Üretero-Pelvik (U-P) darlık" denir.

Böbrekte üretilen idrar miktarı, çıkımdaki bu darlıktan geçemeyecek kadar bol olunca içeride birikir. Böbreğin içini doldurarak etli dokuya baskı yapmaya başlar. Hidronefroz denilen böbrekteki şişme durumu oluşur. Zaman ilerledikçe bu basınç giderek böbrek yetmezliğine neden olur. Böbrekteki hasar oluşma hızı, tıkanmanın derecesine göre değişir. Hastalığın belirgin hale gelmesi yıllar sürebileceği gibi, daha doğumda tamamen iflas etmiş bir böbrek de karşımıza çıkabilir. Bazı hastaların darlıklarında ise dalgalı dönemler olur. Bunlarda idrar nispeten rahat boşalabilir, bazen de kasılma veya krampa bağlı boşalma zorluğu olur.

Böbrek çıkımı darlıkları genellikle doğuştan ama bazen de sonradan olur. Ana rahminde böbrek gelişirken başlayan bozukluk, doğum öncesi ultrasonla teşhis edilebilmektedir. Her 1,500 çocuktan birinde görülür. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik değildir ve diğer kardeşlerde görülmez. Annenin doğum öncesi veya hamilelik sırasında yaptığı yanlış bir şeyden kaynaklanmaz. Bu hastalık için annenin alabileceği bir önlem yoktur.

Böbrek çıkımı darlığı bazen erişkin yaşta da görülebilir. Nedenleri arasında böbrek taşları, o bölgedeki ameliyatlar veya idrar yollarının üst kısımlarını etkileyen iltihabi durumlar sayılabilir.

Hastalık belirtileri :
*Karında veya yanda ağrı
*Ele gelen kitle veya şişlik
*Ateş, idrar yolları enfeksiyonu
*Çok sıvı alınca ağrının artması
*Taş oluşması
*İdrarda kan
*Bebekte gelişme geriliği

Ultrason ile ilk tanı konulur. İlaçlı böbrek filmi veya bilgisayarlı tomografi ile böbreğin çalışma durumu ve anatomik detaylar görülür. Böbrek sintigrafisi yapılarak böbreğin fonksiyonu diğer böbrek ile karşılaştırılır. Bu önemli tetkikle ayrıca hastalığın tam derecesi ve şiddeti saptanır.

Tedavi :
Böbrek havuzcuğundan üretere idrar geçişindeki darlık eğer yenidoğanda ise, özellikle bebek 18 aylık olana kadar çok acele etmemek gerekir. Çünkü bazen kendiliğinden düzelebilir veya müdahaleyi gerektirecek kadar şiddetli bir bozukluk olmaz. Gerçi durum genellikle ilk aylarda kendini belli eder . Eğer böbrekte belirgin bir hasar veya ileri derecede bir tıkanıklık söz konusu değilse, çocuk 1,5 yaşına gelinceye kadar izlem altında tutulur. Bu süre zarfındaki dikkatli izlem önemlidir çünkü bazı çocuklarda hızla kötüye gidiş de olabilir. Kendiliğinden düzelenlerde ileride bazen ameliyat ihtiyacı olur. Kontrolü çok elden bırakmamak gerekir.

18 aya kadar bir düzelme görülmeyen bebeklere cerrahi müdahale ile tedavi gerekir. Erişkinlerde ise, darlık saptandığı zaman müdahale gerekir çünkü hastalık gerilemez hatta daha kötüye gidebilir.

Ameliyat şeklinin seçiminde darlığın tipi, durumu ve şiddeti önemlidir. Açık ameliyatta dar olan bölge kesilip çıkarılır ve normal genişlikte olan yerler birbirine bağlanır. Eğer darlık bölgesi çıkarılamayacak kadar büyükse, böbrek havuzcuğundan parça eklenir . Piyeloplasti denilen bu operasyondan sonra hasta birkaç gün hastanede yatar. 10-15 gün içinde de normal hayatına döner.

Bazı daha basit darlıklarda laparoskopik yöntem de kullanılır.

Darlığın şeklinin ve anatomik yapının uygun olduğu durumlarda, kapalı tedavi tercih edilir. Bu durumda hasta birkaç gün içinde günlük yaşamına döner. Kapalı ameliyat iki şekilde olur. Aşağıdan idrar yolundan endoskop denilen mercekli aletlerle girilir. Ekrandan izlenerek darlık bölgesi kesilerek açılır ve özel bir tüp yerleştirilir. Endopiyelotomi denilen bu yöntemde hastanın ameliyat sonrası konforu daha fazladır. Kapalı ameliyatlarda tercih edilen ikinci yöntemde, ciltteki küçük bir delikten girilerek böbreğe ulaşılır. Yine içten özel kamera kullanılarak darlığa üstten yaklaşılır. En etkili ve güvenli yol holmium lazer kullanarak darlığın açılmasıdır. Kapalı tedavi için uygun olan hastalarda kullanılacak malzeme ve aletlerin temini başarıya ulaşmada çok önemlidir.

Ameliyatın yüzde 95 gibi çok büyük bir tedavi oranı vardır. Çok büyük çoğunlukla, cerrahi tedavi sonrası hastalık bir daha tekrar etmez. Hele diğer böbrek de normalse hasta tamamen problemsiz olarak yaşar. Ağır sporları dahi rahatça yapar. Sadece biraz daha fazla böbrek taşı gelişme riski vardır.


Mesane

ENFEKSİYON ( SİSTİT ) :
İdrar yoluna bulaşan mikropların mesaneyi etkilemesi sonucunda ortaya çıkan bir klinik tablodur. Erkeklerde nadiren görülür. En sık görülen şikayetler ağrılı ve sık idrar yapmadır. Bazen idrar kaçırma, idrarda kan görülmesi, idrar torbasındaki idrara tamamen boşaltılamaması gibi belirtilerde görülebilir. İdrar kültürü ve uygun antibiyotikler ile kısa sürede tedavi edilebilir.

TAŞ :
Mesane taşları böbrekten düşen bir taşın dışarıya atılamaması sonucu oluşabileceği gibi mesanede bulunan artık idrar nedeniyle de mesane içinde oluşabilir. Ağrılı ve sık idrar yapma , idrarda kan görülmesi, kesik kesik işeme göbeğin alt tarafında ağrı en sık görülen şikayetlerdir.

Mesane taşlarının tedavisi için öncelikli olarak kapalı yöntemler tercih edilir. Bu şekilde tedavi edilemeyen olgularda açık ameliyata gerek duyulmaktadır.

İDRAR KAÇIRMA :
Mesanenin (idrar torbasının) iki önemli fonksiyonu vardır. Birisi idrarı depolamak diğeri ise boşaltmaktır. İdrar depolama işlevinin aksadığı durumlarda idrar kaçırma ortaya çıkar. Bu durum her zaman mesaneden kaynaklanmayabilir. İdrar yolunun son kısmındaki tıkanmalar (örn. prostat), idrar yolu enfeksiyonları, idrar tutucu mekanizmanın hasarlanması da değişik şekilde idrar kaçırmalarına neden olmaktadır.

Özellikle kadınlarda gülme, öksürme ve ağır kaldırma sırasında ortaya çıkan idrar kaçırma oldukça sık görülen bir rahatsızlıktır. Bu durum genelde fazla sayıda ya da zor doğum yapan kadınlarda veya değişik nedenlerle karın alt kısımdaki adelelerin gevşemesi sonucunda ortaya çıkar. Fazla kilonun da bu duruma olumsuz katkısı bulunmaktadır.

İdrar kaçırma, bir hastalık değil bir belirtidir. Genelde tehlikeli bir durumun habercisi olmamakla birlikte kişinin hayatını olumsuz etkiler. Utanma hissi, kendine olan güveni sarsma hatta sosyal yaşamını değiştirmeye kadar gider. Hastaların çoğu, yaşamını idrar kaçırma ile devam ettirmeye gayret ederler. Çeşitli yöntemlerle, sorunu idare etme yolu seçerler. Ancak çok belirgin olursa yardım ararlar. Aslında bu konuda danışılan bir üroloji uzmanı, hastaya çoğu durumda bir çözüm yolu gösterebilir.

İdrar kaçırma çeşitli şekillerde görülebilir:
A) Fiziksel aktivite veya zorlanmada idrar kaçırma (stres tipi idrar kaçırma)
B) Sıkışma hissi gelmesi ve aniden idrar bastırmasıyla kaçırma
C) İki durumun karışımı
D) Mesanenin kapasitesinin aşılmasıyla, taşma şeklinde kaçırma

Nedenler saptanarak, önce egzersizler veya ilaç tedavisi denenir. Günümüzde bu soruna karşı oldukça etkili ilaçlar bulunmaktadır. İlaç tedavisinin süresi ve dozu ise hastadan hastaya değişiyor. Ancak stres idrar kaçırma tipi ilaç tedavisine yanıt vermez.

İdrar kaçırmanın değerlendirilmesi, hastadan alınan detaylı bilgi ve fizik inceleme ile yapılır. İdrar sisteminin fonksiyonu için bazı testler sorunu tam olarak ortaya koymak için yapılır. İdrar torbasının içindeki basıncın ürodinami denilen yöntemle ölçülmesi, ultrason ile veya sistografi gibi özel filmlerle mesanenin görüntülenmesi gerekebilir.
Altta yatan başka hastalıklar da varsa bulunarak tedavi edilir. Ameliyat gerektiren durumlarda, özellikle kadınlar için son zamanlarda geliştirilen güvenli ve başarılı tekniklerle tedavi kolaylıkla sağlanır. Vücut dışında dikişli bir yara olmadan, hızla sonuca ulaşılan yöntemler günümüzde başarıyla uygulanmaktadır. Hastaların çoğunda, tedavi bir günde tamamlanabilmektedir.

Aşağıdaki şekildeki idrar kaçırma durumlarında, üroloji uzmanına başvurarak çözüm sağlanabilir :
*Gülme, öksürme veya hapşırmada
*Yürüme, koşma veya egzersiz sırasında
*Ağır bir şey kaldırırken
*Oturduğunuz yerden ayağa kalkarken
*Aniden idrar hissi bastırınca daha tuvalete yetişemeden

Ayrıca,
*İdrar kaçırma için ped kullanıyorsanız
*İdrarı yaptıktan sonra bile mesanenizin tamamen boşalmadığını hissediyorsanız
*Sık idrara gidiyorsanız da, doktorunuz size yardımcı olabilir.

KANSER :
İdrar yolunda oluşan kanserlerin önemli bir bölümü mesanede yerleşiktir. Genellikle ileri yaşlarda görülür. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber sigara kullananlarda ve boya sanayinde kullanılan kanserojen maddeler ile yakın temasta bulunanlarda daha sık görüldüğü bilinmektedir. En sık görülen şikayet ağrısız ve pıhtılı idrarda kanamadır. Mesane tümörlerinin ilk basamak tedavisi kapalı yöntemle tümörün çıkartılmasıdır. İkinci aşamada ise mesane içerisine sondayla uygulanan ilaçlar kullanılmaktadır. İlerleme potansiyeli yüksek olgularda mesanenin tamamının çıkartılması gerekebilir. İlerleyen olgularda kemoterapi ve ışın tedavisi ana tedavi yöntemlerini oluştururlar.


Üretra (Erkek)

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 20 cm. uzunluğundadır. Erkeklerde prostat, sfinkter ve penisin içinden geçtiği için daha uzundur. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan kısadır.

Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde ayrıca üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar. Normal olarak idrarın ve meninin çıkması ağrısız ve kuvvetlidir. Akışta bozukluk veya kan gibi normalden sapma durumlarındaki nedeni araştırmak gerekir.

Üretra, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (sistit) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme sık gelir. Erkeklerde ise idrar zorluğu, prostat hastalıkları , meni boşalması , kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Üretranın kendi kanseri pek görülmez. Erkeklerde üretrayı ilgilendiren hastalıklar :

* prostat kanseri
* penis kanseridir
* abse
* üretra darlığı
* polip
* idrar borusu iltihapları ( üretrit )
* bazı müzmin cilt hastalıklarının idrar yolu içine verdiği hasarlar
* HPV virüsünün yaptığı siğiller ( kondilom )
* bel soğukluğu ( gonore ), klamidya ve üreaplasma gibi cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar
* mea darlığı

Mea (çıkım) darlığı : Hemen penisin ucundaki idrar deliğinin daralması veya tıkanmasıdır. Yeni doğanlarda da çok nadiren olmasına rağmen, esas sonradan oluşur. Genellikle sünnet olmuş erkeklerde görülür. Hipospadias hastalığı (peygamber sünneti) olan çocuklarda, penis ucunda iltihap olan bebek ve erişkinlerde ve uzun süre idrar sondası takılı olarak kalan hastalarda görülür.

İdrar rahat çıkmaz. İdrarda yanma ve ağrı görülür. İdrar yaparken çatallanma hatta fıskiye gibi dağılma olur. İdrarın başında veya sonunda kan damlaması olabilir. Bazen en ucu açık gibi görünse de, deliğin hemen altında yapışma vardır.

Tedavisinde, küçük bir kesi ile uzunlamasına açmak gerekir. Zorlayarak genişletmek daha da kötü olmasına neden olabilir çünkü genişletirken yırtılan delik iyileşirken, yapışma ve daralma eskisinden de fazla olur. Bu küçük ameliyat sonrası penisin ucundaki ağrı olursa bile hapla geçer. Kanama çok nadirdir. İyileşme süresi 1-2 gün kadar kısadır. İlk günlerde bir göz pomadı tüpünün ucundan merhem sürülerek idrar deliği açık tulur.


Üretra (Kadın)

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 20 cm. uzunluğundadır. Erkeklerde prostat, sfinkter ve penisin içinden geçtiği için daha uzundur. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan kısadır.

Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde ayrıca üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar. Normal olarak idrarın ve meninin çıkması ağrısız ve kuvvetlidir. Akışta bozukluk veya kan gibi normalden sapma durumlarındaki nedeni araştırmak gerekir.

Üretra, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu ( sistit ) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme sık gelir. Erkeklerde ise idrar zorluğu, prostat hastalıkları, meni boşalması, kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Kadınlarda üretra hastalıkları :

Kist : İdrar yolu etrafındaki ve vaginaya komşu salgı bezlerinin tıkanmasıyla olur. İdrarda zorlanma veya zayıflama yapabilir. Paraüretral kistlerde en sık görülen idrar akımının yönünün değişmesidir.

Karünkül : Daha çok menopoz sonrası görülür. Polip gibi ele gelebilen damar yumağıdır. İdrarda kanama veya iç çamaşırında kan lekesi yapar.

Prolapsus : Bu durum üretranın denilen borusal yapının idrar deliğinden dışarı doğru sarkmasıdır. Buradaki duvarın zayıf yapısından olur.

Polip : Genellikle yeni doğanda görülür ama erişkinde de olabilir

Divertikül : Üretranın için cep oluşmasıdır. Kadınlardaki bütün bunların cerrahi olarak alınması gerekir.


Aşırı Aktif Mesane

Günlük hayatı zorlaştıran, olur olmaz yerde insanı pek rahatsız eden bir durumdur.

Aniden bastıran işeme ihtiyacı ile kendini gösterir. Hatta bazen idrar kaçırma bile olabilir.

Normalden daha sık olarak ve uygun olmayan zamanlarda mesane adalesinin kasılması ve idrar hissinin varlığı günlük hayatı zindan edebilir. Hastalar gündüz ve/veya gece

Normalde mesane (idrar torbası) ancak dolduğu zaman işeme hissi oluşması gerekir. AAM'de ise, idrar refleksinin sıkça (hatta sürekli) uyarıldığı bir durum söz konusudur.

Nedenleri :
Kadınlarda genellikle idrar yolu enfeksiyonu ( sistit ) ile erkeklerde prostat büyümesi veya iltihabı en belirgin hastalıklardır. Ayrıca mesane kanseri , ilaçların yan etkileri, stres ve gergin ruh hali ile Multipl Skleroz (MS) ve Parkinson gibi bazı nörolojik hastalıklar da neden olabilir. Bazen de nedeni tam olarak saptanamaz.

Tanı :
İdrar günlüğü tutulmalıdır. Kaç kere idrara gidildiği, yaklaşık ne miktarda idrar yapıldığı, aniden sıkışma hissinin sıklığı ve şiddeti, idrar kaçırma durumu ve miktarının belirlenmesi hekime teşhis için önemli fikir verir.

İdrar kültürü, mesanede artık idrar ölçümü, idrarda sitolojik inceleme, üriner sistem ultrasonu, ürodinami ve sistoskopi öncelikle yapılması gerekebilen tetkiklerdir.

Tedavi :
Bazı hastalarda oldukça yararlı olan ilaç tedavileri dışında; belirli zamanlarda ve istemli olarak idrar yapma programı, sıvı kısıtlaması veya kontrollü sıvı alımı, idrar tutucu kasları güçlendirmek için egzersiz yapmak belirtilerin düzelmesi için yararlı olabilir. Ayrıca, alkol veya aşırı kafein alımını kesmek, kilo vermek, sigarayı bırakma gibi yaklaşımlar da daha sağlıklı bir ve dinç bir vücut getireceğinden, insanın genel ruh ve sağlık durumuna katkıda bulunabilir.

Özel elektrik akımıyla, mesaneyle ilgili yüzeysel sinirlerin uyarılmasının tedaviye katkıda bulunduğu hastalar da vardır.

Ameliyat :
Rahim düşüklüğü veya mesane sarkması gibi durumların ameliyatla düzeltilmesinin genellikle böyle durumlarda önemli yararlar sağlar. Pek çare bulunamayan durumlarda, mesaneyi uyaran sinirlerle ilgili ameliyatlar yapılabilir. Mesanenin ileri derecede küçüldüğü veya basıncının çok yüksek olduğu durumlarda mesane büyütülmesi ameliyatı bir tedavi seçeneği olmaktadır.


İdrar Yolu Darlığı

Üretranın içinde veya dışında herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma ve yaralanma riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde olabilir. Nedbe dokusu, sonda konulması gibi içten olan travmalarda veya dıştan olan olan kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Darlık belirtileri :

*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatalı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı

Üretra darlığının derecesine göre şikayetler ve şiddeti de değişir. İdrar boşaltmada hafif bir zorluktan olabilir veya idrarı dışarı atmada ciddi problem olabilir. Hatta idrar yolu tamamen tıkanabilir ve hasta idrarını hiç yapamaz. Özellikle tedavi edilmeyen mümzmin hastalıkta, ağır idrar yolu enfeksiyonları hatta böbrek hasarı oluşabilir. Mikroplar erkeklerde prostata veya testise yerleşebilir.

Normal mikropların neden olduğu darlıklarda eşe bulaşıcı bir durum olmaz . Ama cinsel ilişkiyle bulaşan gonore ve klamidya gibi etkenler, hem darlık yapabilir hem de partnere bulaşır. Enfeksiyon sonrası oluşacak idrar darlıklarında dikkatli bir ilaç tedavisi yapılması da önemlidir.

Teşhisin konulması için yapılan tetkiklerde, ultrasonla nadiren ve çok belirgin darlıklar hakkında fikir edinilebilir. Erkeklerde penisin ucundan içeri doğru idrar yoluna ilaçlı röntgen maddesi verilerek dış idrar yolunun filmi çekilir. Bu teknikte, iğne veya sonda hastaya acı verecek cisimler kullanılmaz. Sonra mesaneden geri çıkan bu boyalı idrarın akışı işeme sırasında filmi alınır. Bu sırada hem kesin teşhis konulmaya çalışılır hem de darlığın derecesi ve uzunluğu saptanır. Üretra darlığının kesin teşhisi ve genellikle aynı anda tedavisinin yapılması için "sistoskopi" diye bilinen endoskopik inceleme gereklidir. Mercekli bir alet ile idrar yolunun içine bakılır ve idrar yolunun içi bir ekrandan izlenir. Bu işlem için genellikle ince hortum gibi bir aletle yapılır (Fleksible sistoskop). Hastanın ağrı duymaması için hafifçe uyutulması gerekebilir.

Tedavi planı, darlığın yeri, uzunluğu ve derecesine göre yapılır. Kapalı yoldan holmium lazer ile tedavi başarılıdır. Bazen soğuk bıçak ile de darlık kesilebilir. Metal sondalarla veya balonla genişletme yapılabilir ama genellikle tekrarlanması gerekir. Bu sırada tekrar hasarlanma riski yüksektir. Darlık bölgesine, eski karyola yaylarına benzeyen, metalik spiral stent konabilir. Kötü darlıklarda açık ameliyat zorunlu olabilir. Açık ameliyat, iyi sonuçlar verdiği gibi, bazen problem daha da büyüyebilir. Üretra darlığı hapla, ilaçla tedavisi olmaz.


Üretra Hastalıkları

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 20 cm. uzunluğundadır. Erkeklerdeki üretranın daha uzun olmasının nedeni, idrar borusunun prostat, sfinkter ve penisin içinden geçmesidir. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan, üretra çok daha kısadır.

Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve sadece idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde ayrıca üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar. Normal olarak idrarın ve meninin çıkması ağrısız ve kuvvetlidir. Akışta bozukluk veya kan gibi normalden sapma durumlarındaki nedeni araştırmak gerekir.

Üretra, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (sistit) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme gelir. Erkeklerde ise idrar zorluğu , prostat hastalıkları , meni boşalması , kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Üretranın kendi kanseri pek görülmez. Erkeklerde üretrayı ilgilendiren hastalıklar :

* prostat kanseri
* penis kanseri
* abse
* üretra darlığı
* polip
* idrar borusu iltihapları ( üretrit )
* bazı müzmin cilt hastalıklarının idrar yolu içine verdiği hasarlar
* HPV virüsünün yaptığı siğiller ( kondilom )
* bel soğukluğu ( gonore ), klamidya ve üreaplasma gibi cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar
* mea darlığı

Mea (çıkım) darlığı: Hemen penisin ucundaki idrar deliğinin daralması veya tıkanmasıdır. Yeni doğanlarda da çok nadiren olmasına rağmen, esas sonradan oluşur. Genellikle sünnet olmuş erkeklerde görülür. Hipospadias hastalığı (peygamber sünneti) olan çocuklarda, penis ucunda iltihap olan bebek ve erişkinlerde, uzun süre idrar sondası takılı olarak kalan hastalarda görülür.

İdrar rahat çıkmaz. İdrarda yanma ve ağrı görülür. İdrar yaparken çatallanma hatta fıskiye gibi dağılma olur. İdrarın başında veya sonunda kan damlaması olabilir. Bazen penisin en ucu açık gibi görünse de, deliğin az içinde yapışma olabilir.

Tedavisinde, küçük bir kesi ile uzunlamasına açmak gerekir. Zorlayarak genişletmek daha da kötü olmasına neden olabilir çünkü genişletirken yırtılan delik iyileşirken, yapışma ve daralma eskisinden de fazla olur. Bu küçük ameliyat sonrası penisin ucundaki ağrı olursa bile hapla geçer. Kanama çok nadirdir. İyileşme süresi 1-2 gün kadar kısadır. Bazı şiddetli darlıklarda birkaç hafta sürebilir. İlk günlerde bir göz pomadı tüpünün ucundan merhem sürülerek idrar deliğinin tekrar yapışması önlenir.

Darlık : Üretranın içinde veya dışında herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma ve yaralanma riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde olabilir. Nedbe dokusu, sonda konulması gibi içten olan travmalarda veya dıştan olan olan kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Darlık belirtileri :
*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatalı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı


Üretra Hastalıkları içinde darlık en sık görülenlerdendir.

Üretranın içindeki duvarda herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu, idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Meninin boşalmasında problem çıkarabilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma, yaralanma ve enfeksiyon riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında olabilir. Buna mesane boynu darlığı denir ve insizyon'la kolayca açılarak, meni çıkış delikleri korunur. Darlık, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde  mea darlığı olabilir. Nedbe dokusu, enfeksiyon sonucu iltihaplarla ve sonda konulması ile içten olan travmalarda veya kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Belirtileri :

*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatallı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı

Üretra darlığının derecesine göre şikayetlerin şekli ve şiddeti değişir. İdrar boşaltmada hafif bir zorluk olabilir veya idrarı dışarı atmada ciddi problem olabilir. Hatta idrar yolu tamamen tıkanabilir ve hasta idrarını hiç yapamaz. Özellikle tedavi edilmeyen müzmin hastalıkta, ağır idrar yolu enfeksiyonları hatta böbrek hasarı oluşabilir. Mikroplar erkeklerde prostata veya testise yerleşebilir.

Normal mikropların neden olduğu darlıklarda, eşine bulaşıcı bir durum olmaz. Ama cinsel ilişkiyle bulaşan gonore ve klamidya gibi etkenler, hem darlık yapabilir hem de partnere bulaşır. Enfeksiyon sonrası oluşacak idrar darlıklarında ayrıca dikkatli bir ilaç tedavisi yapılması da önemlidir.

Teşhis :
Teşhisin konulması için yapılan tetkiklerde, ultrason çok fazla yardımcı olmaz. Penisin ucundan içeri doğru idrar yoluna ve idrar torbasına röntgen maddesi verilerek üretranın ilaçlı filmi çekilir. Ve hemen sonra mesaneden geri çıkan bu boyalı idrarın akışının işeme sırasında , filmi alınır. Bu teknikte, iğne veya sonda gibi hastaya acı verecek cisimler kullanılmaz. Böylece darlığın derecesi ve uzunluğu için teşhis konmaya çalışılır. Üretra darlığının kesin teşhisi ve genellikle aynı anda tedavisinin yapılması için "sistoskopi" diye bilinen endoskopik inceleme gereklidir. Mercekli bir alet ile idrar yolunun içine bakılır ve idrar yolunun içi bir ekrandan izlenir. Bu işlem çok ince bir aletle yapılır. Hasta, bu sırada ağrı duymaması için hafifçe uyutulur.

Tedavi :
Darlığın nedeni, yeri, uzunluğu, derecesi, süresi, hastanın durumu gibi nedenler göz önüne alınarak hastaya uygun tedavi planlanır. En sık uygulanan tedaviler şunlardır:

* İnternal üretrotomi (Soğuk bıçak ile darlığı kesmek)
* Otis üretrotomi (Darlığın körlemesine kesilmesi)
* Buji ile dilatasyon (Metal sondalar ile genişletme)
* Balon ile dilatasyon (Basınçla darlığın genişletilmesi)
* Üretra içine geçici stent yerleştirilmesi
* Üretra içine kalıcı stent yerleştirilmesi (Bu stentler son teknolojiyle, insan vücuduna uyumlu olarak yumuşak ama güçlü maddelerden üretilen stentlerdir. Kısa sürede üretra duvarının yapısını alarak, normal vücut dokusu gibi davranırlar).
* Açık ameliyat (Kötü darlıklarda zorunlu olabilir. İyi sonuçlar verdiği gibi, bazen problem daha da büyüyebilir).

* Holmium lazer (Genellikle, darlığın en iyi ve en kalıcı tedavi şeklidir. Darlık yapan doku açılarak değil, ortadan kaldırılarak tedavi edilir böylece darlık tekrar etmez.


Üretra darlığı hapla, ilaçla tedavisi olmaz.


Üretra Divertikülü

Dış idrar borusunda bazen cep oluşabilir. Divertikül denilen bu baloncuk içinde biriken idrar bir mikrop yatağı olabilir. En sık 40 ile 70 yaşları arasında rastlanır. Daha çok kadınlarda görülür . Salgı bezlerinin tıkanmasının, hormonal durum değişikliğinin veya doğum yapmanın sonucu oluşabilir.

Sık idrara gitme, ani idrar bastırması, idrarda yanma olabilir. Ağrı, idrarda kanama, akıntı, idrar sonrasında damlama, cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bazen yok olup, kendiliğinden tekrar ortaya çıkabilir.

Oluşan bu cep kadınlardaki sık tekrarlayan sistitlerin nedeni olabilir. Divertikül içinde kanser de gelişebilir ama bu çok nadirdir.

Tedavi olarak, kapalı veya açık ameliyatla bu cebin alınması gerekir.


Üretra

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 25 cm. uzunluğundadır. Erkeklerde prostat, idrar tutucu kas ve penisin içinden geçen bu yol daha uzundur. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan kısadır. Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar.

Kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (sistit) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme sık gelir. Erkeklerde ise, idrar zorluğu, prostat hastalıkları, meni boşalması, kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Üretra Hastalıkları içinde darlık en sık görülenlerdendir.

Darlık :
Üretranın içinde veya dışında herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma ve yaralanma riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde olabilir. Nedbe dokusu, sonda konulması gibi içten olan travmalarda veya dıştan olan olan kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Darlık belirtileri :

*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatalı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı

Üretra darlığının derecesine göre şikayetler ve şiddeti de değişir. İdrar boşaltmada hafif bir zorluktan olabilir veya idrarı dışarı atmada ciddi problem olabilir. Hatta idrar yolu tamamen tıkanabilir ve hasta idrarını hiç yapamaz. Özellikle tedavi edilmeyen mümzmin hastalıkta, ağır idrar yolu enfeksiyonları hatta böbrek hasarı oluşabilir. Mikroplar erkeklerde prostata veya testise yerleşebilir.

Normal mikropların neden olduğu darlıklarda eşe bulaşıcı bir durum olmaz . Ama cinsel ilişkiyle bulaşan gonore ve klamidya gibi etkenler, hem darlık yapabilir hem de partnere bulaşır. Enfeksiyon sonrası oluşacak idrar darlıklarında dikkatli bir ilaç tedavisi yapılması da önemlidir.

Teşhisin konulması için yapılan tetkiklerde, ultrasonla nadiren ve çok belirgin darlıklar hakkında fikir edinilebilir. Erkeklerde penisin ucundan içeri doğru idrar yoluna ilaçlı röntgen maddesi verilerek dış idrar yolunun filmi çekilir. Bu teknikte, iğne veya sonda hastaya acı verecek cisimler kullanılmaz. Sonra mesaneden geri çıkan bu boyalı idrarın akışı işeme sırasında filmi alınır. Bu sırada hem kesin teşhis konulmaya çalışılır hem de darlığın derecesi ve uzunluğu saptanır. Üretra darlığının kesin teşhisi ve genellikle aynı anda tedavisinin yapılması için "sistoskopi" diye bilinen endoskopik inceleme gereklidir. Mercekli bir alet ile idrar yolunun içine bakılır ve idrar yolunun içi bir ekrandan izlenir. Bu işlem için genellikle ince hortum gibi bir aletle yapılır (Fleksible sistoskop). Hastanın ağrı duymaması için hafifçe uyutulması gerekebilir.

Tedavi planı, darlığın yeri, uzunluğu ve derecesine göre yapılır. Kapalı yoldan holmium lazer ile tedavi başarılıdır. Bazen soğuk bıçak ile de darlık kesilebilir. Metal sondalarla veya balonla genişletme yapılabilir ama genellikle tekrarlanması gerekir. Bu sırada tekrar hasarlanma riski yüksektir. Darlık bölgesine, eski karyola yaylarına benzeyen, metalik spiral stent konabilir. Kötü darlıklarda açık ameliyat zorunlu olabilir. Açık ameliyat, iyi sonuçlar verdiği gibi, bazen problem daha da büyüyebilir. Üretra darlığı hapla, ilaçla tedavisi olmaz.

Divertikül:
Dış idrar borusunda bazen cep oluşabilir. Divertikül denilen bu baloncuk içinde biriken idrar bir mikrop yatağı olabilir. En sık 40 ile 70 yaşları arasında rastlanır. Daha çok kadınlarda görülür . Salgı bezlerinin tıkanmasının, hormonal durum değişikliğinin veya doğum yapmanın sonucu oluşabilir.

Sık idrara gitme, ani idrar bastırması, idrarda yanma olabilir. Ağrı, idrarda kanama, akıntı, idrar sonrasında damlama, cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bazen yok olup, kendiliğinden tekrar ortaya çıkabilir.

Oluşan bu cep kadınlardaki sık tekrarlayan sistitlerin nedeni olabilir. Divertikül içinde kanser de gelişebilir ama bu çok nadirdir.

Tedavi olarak, kapalı veya açık ameliyatla bu cebin alınması gerekir.


Prostat

Prostat, erkeklerde bulunan ve meninin büyük bölümünü yapan, kestane şeklinde ve büyüklüğünde, 18-20 gr. Ağırlığında, bez yapısında bir organdır. Mesanenin hemen altında yerleşmiştir ve içinden idrar yolunun "üretra" adı verilen son kısmı geçer. Meninin dışarı atılması da idrar yolundan olduğu için, prostat üretra ile yani idrar yolu ile bu nedenle sıkı bir ilişki içindedir.

Prostat hastalıkları üç ana grupta toplanır:
1) Prostat iltihapları (prostatit)
2) Prostat kanseri
3) Prostat büyümesi.

Prostat iltihapları daha çok 17-50 yaşları arasında görülür. Genellikle dışarıdan idrar yoluna giren mikropların prostat içine yerleşmesiyle oluşur. Bazen de idrarın prostat bezi içine kaçması sonucu asit etkiyle prostat dokusuna hasar vermesiyle oluşur. Prostatit denilen bu iltihaplar, müzminleşip kronik bir hal aldıklarında kökünü kurutmak oldukça zor bir hale gelir. Prostatitlerde, sık idrara gitme,peniste yanma hissi, idrar yaparken acıma, kuyruk sokumunda ağrı ve bazı cinsel fonksiyon bozuklukları görülür. Üşütmekle, alkol almakla, acı ve baharatlı yiyeceklerle ve düzensiz cinsel hayatla yakınmalar daha da artabilir.

Prostatın ikinci gurup hastalığı olan prostat kanseri ne yakalanma oranı yaş ilerledikçe artar. Buna karşılık, hastalığın tehlikeli bir seyir göstermesi olasılığı ileri yaştaki hastalarda daha azdır. Prostat Spesifik Antijen ( PSA ) denilen kan testi hastalığın teşhisinde önemli bir yer tutar. Prostat kanserine uygun tedavinin yapılabilmesi için hastalığın hangi aşamada olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun için filmler çekilmeli ve bazı tetkikler yapılmalıdır. Ayılmamış olan kanserlerde prostatın tamamen alınması gerektiği halde, ilerlemiş hastalıklarda hormon tedavisi, ilaç tedavisi veya ışın tedavisi uygulanır. Erkeklerin 50 yaşından sonra, yılda bir prostat kontrolü yaptırmaları, erken teşhis ve etkili tedavi için gereklidir. Çünkü erken teşhis edilen prostat kanserinde hastalığın tamamen tedavi şansı çok yüksektir.

Prostatın hastalıkları arasında en sık karşılaşılan prostat büyümesi dir. 45-50 yaşlarından başlayarak, idrar yolunu çevreleyen prostat hücreleri çoğalarak ve büyüyerek üretrayı dışarıdan sıkıştırırlar. Tıp dilinde "Benign Prostat Hiperplazisi"(BPH) denilen hastalık böylece oluşur. Gerçekte büyüyen bütün prostat değil de "adenom" adı verilen bir kısım hücre grubudur. Bütün tedavi yöntemleri bu adenom dokusunun idrar yoluna yaptığı baskıyı azaltmak veya ortadan kaldırmak için amacına yöneliktir. Altmış yaşını geçmiş erkeklerin yarısından fazlasında prostat büyümesi mevcuttur ve bu oran yaş ilerledikçe artmaktadır. Prostat büyümesi bulunan erkeklerin yarıya yakın kısmında ise idrar yakınmaları oluşmaktadır.

Hastalık oluştuğunda, çeşitli idrar yapma zorlukları görülür. Bunlar arasında en belirgin olanları gece sık idrara kakma, idrar yaparken zorlanma, idrarın çatallı çıkması, mesaneyi tam olarak boşaltamama, aniden idrar bastırması ve idrar kaçırmadır. Kabızlıkla, üşütmekle, uzun süre sabit oturmak veya yolculuk ile bu belirtiler daha da artabilir. Mesane, daralmış olan idrar yolundan dışarı idrarı atmakta zorlanır ve kasılma gücü giderek azalır. Zamanla, içindeki idrarı boşaltamaz hale gelir. Mesanenin içinde devamlı olarak kalan idrar, mikropların üremesi için uygun bir ortam oluşturur. Sık sık idrar yolu enfeksiyonları ve mesanede taş oluşması görülebilir. İlaç tedavileri ile, mesanede birikmiş olan idrarın tam olarak boşalması sağlanamasa bile, hiç olmazsa zararsız bir düzeye indirilmesine çalışılır. Bazen hasta idrarını hiç yapamaz. O zaman idrarın bir sonda ile boşaltılması gerekir. Hastalık zamanında tedavi edilmezse böbrekler de zarar görür ve böbrek yetmezliği oluşabilir.

Hastalığın tanısı için, makattan parmakla prostat muayenesi yapılır. Modern teknolojinin yardımıyla "üroflovmetre" denilen elektronik cihaz ve ultrason kullanılarak hastalığın derecesi bilgisayar yardımıyla tam olarak saptanabilir.

Tedavinin geciktiği durumlarda;

  1. Tamamen idrar yapamaz hale gelme
  2. Mesane taşı
  3. Mesane ve böbrek enfeksiyonları
  4. Geriye kaçan idrarın idrar yollarını genişletmeye başlaması
  5. İflas etmiş mesane
  6. Böbrek yetmezliği görülebilir.

TEDAVİ :
Bilinmesi gereken şey, sadece tek bir yöntemin ideal olmadığıdır. Her hasta için ayrı ayrı tedavi metodları uygun veya gerekli olabilir. Her yöntemin başarıyla kullanıldığı durumlar vardır.

Sadece hastayı gözleyerek bekleme, ilaç tedavileri, minimal invazif yöntemler ve cerrahi tedaviler uygulanabilir.
Prostatın idrar yolunu tıkamaya başlamasının erken dönem bulguları bir dönem ilaç tedavileri ile giderilebilir. İlaçsız veya ilaç vererek izleme sırasında yakınmalar veya vücuttaki hasar artmaya başlarsa, girişimsel tedaviler planlanır.
Minimal invazif yöntemler içinde en etkilisi mikrodalga enerji ile prostatın eritilmesidir. Normal muayene odasında bir idrar sondasının içinden ve hiç anestezi gerekmeden uygulanan bu yeni yöntem, cerrahi tedaviler kadar etkin olabilmektedir. Yaklaşık 10 yıldır dünyada kullanılmakta olan bu tedavi, hiçbir ciddi risk taşımamaktadır. Yakın gelecekte, çok tercih edilen bir yöntem olmaya adaydır.

Transuretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P)
Kazıma yöntemi olarak da bilinen bu tedavi, prostat büyümesinde tedavisinde en sık kullanılan ve aslında en etkili tedavi yöntemidir. Ameliyat sonrası 1-2 gün sürebilen kanama görülürse de, bu genellikle ciddi bir sorun oluşturmaz.
Hastalar 2-3 gün hastanede kalırlar. Günlük yaşama dönmek için yaklaşık 10 gün, cinsel aktiviteye dönmek için yaklaşık bir aylık süre gereklidir.

Greenlight lazer ile prostatın buharlaştırılması şeklinde uygulanan tedavi yöntemidir. Son yıllarda en güçlü 120 wattlık lazer modeli kullanıma girmiştir. Eski modellere göre daha kısa sürede daha fazla prostat dokusunu yok edebilmektedir. Hastalar genelde bir gün içinde taburcu olabilir.

Açık Ameliyat
Günümüzde artık çok büyük prostatların tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca mesanedeki büyük divertiküllerin (balonlaşma) varlığında ve çok fazla, büyük ve sert mesane taşlarının olduğu durumlarda bu ameliyat yapılır.


Testis

VARİKOSEL :
Varikosel genel bir tanımla testislerin (yumurtalıkların) toplardamarlarında oluşan bir varis yani damar genişlemesidir. Bu genişlemeye reflü de (kan akımının tersine dönmesi hali) eşlik edebilir. Hastaların bir kısmında, muayene ile teşhis edilebilirken bir kısım hastada ise ancak renkli ultrason yardımıyla hastalık ortaya konulabilir. Çoğunlukla sol tarafta görülür, bazen çift taraflı nadiren de sağ tarafta ortaya çıkabilir.

Hastalar 3 ana yakınma ile doktora başvururlar;

1- Kısırlık
2- Ağrı
3- Şişlik ve görüntü bozukluğu

Yakınma ne olursa olsun tedavi, hemen daima ameliyatla mümkündür. İlaç tedavisi sadece ağrı için geçici bir çözüm sağlıyabilir ancak hastalığı ortadan kaldırmaz. Ameliyat mikroskobuyla yapılan "mikrocerrahi varikoselektomi" ameliyatı, klasik açık ameliyattan hem etkili hem daha güvenlidir. Ameliyat süresi yaklaşık olarak yarım saattir ve hastalar aynı gün evlerine dönebilirler.

İNMEMİŞ TESTİS ( KRİPTORŞİDİ ) :
Erkek çocuğun yumurtalarının, torbalardaki yerinde olmamasıdır. Bebek doğduğu zaman torbaya inmiş olması gereken testis, kasık kanalında (veya karın içinde) bulunur.

Yumurtaların normal olarak gelişmesi ve ergenlik çağında üreme fonksiyonunu yapabilmesi için torbaların içindeki yerinde bulunması gerekir. Yoksa sperm hücreleri sağlıklı olmaz ve durum kısırlığa neden olabilir. Bu probleme ek olarak, yerine inmemiş yumurtalıkta kanser riski normalden 20 kat daha yüksektir.

Yeni doğan bebeklerde % 1 oranında bu bozukluk görülür. Erken doğumlarda ise bu oran % 3'tür. Ancak erken doğan bebeklerin dörtte üçünde, yumurtalar 1 yaşına kadar yerine inebilir. Bir yaşında, tüm erkek çocuklar arasında hastalığın görülme sıklığı binde 7'dir.

Ebeveynler yaklaşık fındık büyüklüğündeki yumurtanın torbaların içinde olmadığını farkedince, bebeği bir üroloji uzmanına götürmelidir.

İnmemiş yumurtalar iğne veya ameliyatla yerine indirilir. Bazı çocuklarda ilaç tedavisi yeterli olur. İlaç tedavisinin başarısız olduğu veya uygulanmayacağı durumlarda, ameliyat yapılır. Bu hastaların hemen hepsinde kesin tedavi sağlanır. Yerine zamanında alınan testislerin gelişmesi normal olur.

Tedaviye 1 yaşını doldurduktan sonra başlanması ve çocuk 2 yaşını doldurana kadar tamamlanması gerekir. Gecikilirse, yumurtalarda kalıcı hasarlar oluşur. Ergenlik çağı olan 13-14 yaşına kadar tedavi edilmeyenlerde ise yumurtalığın tamamen alınması gerekir. Kozmetik açıdan, istenirse bu yumurtanın yerine bir protez konabilir.

KANSER :
Erkekteki kanserlerin % 2'sini oluştururlar. Bir erkeğin tüm yaşamı boyunca testis kanserine yakalanma oranı "binde 2"dir. En sık olarak15 ile 35 yaşları arasındaki genç erkeklerde rastlanır. Daha az olarak da 50-60 yaşları arasında ve çocukluk çağında görülür.

En sık bilinen nedeni, yumurtalığın torbadaki normal yerine inmemesidir. Bu hastalarda normale göre 25 misli kanser riski vardır. Bu yüzden, testisleri normal yerinde olmayan çocukların yumurtalıklarının 1 yaşından itibaren ilk fırsatta indirilmesi gerekir.

Yumurtalıkta büyüme veya sertlik, torbada şişlik, aşağı çekilme ve ağırlık hissi, bazen künt ve uzun süreli ağrı en çok görülen belirtilerdir. Testis kanseri olan hastalar, bu belirtilerin başlamasından ancak ortalama 2 ay sonra üroloji uzmanına başvururlar.

Tanı doktorun elle muayenesi yanında ultrason ve bazı kan tetkikleri ile konur. Tümör belirteçleri denilen AFP ve beta-hCG testleri yapılır

Testis kanseri, insan vücudundaki kanserlerin arasında tedaviye en iyi cevap verenlerdendir. Her zaman olduğu gibi, özellikle erken devrede saptanan tümörlerin tedavisi çok başarılıdır. Ancak hastalar ortalama 3 ay gecikmeyle başvurur ve ilk başvuru sırasında hastaların üçte ikisinde metastaz oluşmuştur.

Ameliyatla yumurtalığın alınması tedavinin ana unsurudur. Gerek hücrelerin ilaç veya ışın tedavisine iyi cevap vermeleri, gerekse genç erkek vücudunun ağır tedavilere iyi dayanması sonucu, ilerlemiş kanserde bile yüksek tedavi şansı vermektedir.


Epididimit

Testisin hemen üstündeki epididim denilen ince tüp yapının iltihabıdır. Epididimde olgunlaşan spermler, kasık kanalından geçerek prostata ulaşır. Buradan da döllemek amacıyla penisin içindeki idrar yolunu kullanarak dışarı atılır. Mikropların epididim iltihabına yol açmaları, işte bu idrar yolundan gelerek olur. Bu mikropların önemli bir kısmı cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar sonucudur. Bir kısmı da prostat hastalıkları nedeniyle, oradaki direncin kırılması ile oluşur. Buna neden olanlar da idrarda üreyen mikroplardır.

Hastalık, şiddetli bir ağrı ve hızla gelişen sertlik veya şişlik ile kendini gösterir. Torbalardan başka kasıklarda da ağrı olabilir.Hastanın günlük hayatını aksatacak kadar ağrı olması nadir değildir. Güçlü ağrı kesiciler ve uzun süreli tam doz antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. Yatak istirahati ve buz uygulaması iyi gelir.

Bazen de daha yavaş ve hafif başlayabilir. Kronik şekilde gelişen bu tip iltihap hastanın çok canını sıkmaz ama devamlı bir huzursuzluk yaratabilir. Ara sıra da olsa, uzun süreler ilaç almasını gerektirebilir. Hatta epididimin ameliyatla çıkartılması gündeme gelebilir.

Epididime mikroplar nadiren kan yoluyla gelirler. En sık rastlanan tüborküloz basilidir ve en önemli neden akciğer veremidir. Bazen testis ve epididimin birlikte alınması gerekir.

Aslında modern hayatta stres in yarattığı bir hastalık da kimyasal epididimittir. Genellikle gergin ve yorgun erkeklerde görülen bu durum idrarın epididime reflü yapması yani yanlış yönde akmasıdır. Çok az miktardaki idrar bile asit etkisiyle epididimde ağrılı reaksiyon yapar. Ağır spor veya zorlanma da böyle bir şikayete neden olabilir.


Varikosel

Varikosel hastalığı, testislerin (yumurtalıkların) toplardamarlarında oluşan bir varis yani damar genişlemesidir. Çoğunlukla sol tarafta görülür, bazen çift taraflı nadiren de sadece sağ tarafta ortaya çıkabilir. Sağ taraftaki varikoselin karın içindeki başka hastalıklarla da ilgisi olabilir.

Varikoselde, testisin kanını kalbe geri götüren damarlarının genişlemesi sonucu, kirli kan yumurtalıkların etrafında göllenir. Erkeğin torbalarındaki ısı vücudun ısısından 3 derece daha düşüktür. Yumurtalıklar etrafında kan göllenmesi sonucu artan ısı, sperm üretimini olumsuz etkileyerek üreme fonksiyonunu bozabilir. Sperm üretiminin belli bir seviyede duraklamasına veya sperm hareketliliğinin ve yapısının bozulmasına yol açabilir. Sonuçta erkekte kısırlık oluşur. Varikoselin bilinen diğer zararlı etkileri, ters yöndeki kan akımını nedeniyle böbrek üstü bezinden gelen zararlı maddelerin testiste bozukluğa neden olması ve üreme hormonlarının dengesini bozmasıdır.

Varikosel hastalığı dışında skrotal bölgedeki ısının artmasının nedenleri arasında, saunaların sık kullanımı, çok sıcak duş, yüksek ateş, devamlı olarak çok sıkı pantolon giyilmesi, çevresel faktörlere veya mesleğe bağlı yüksek ısıya maruz kalınması bulunur.

Hastalar 3 ana yakınma ile doktora başvururlar;
1. Kısırlık
2. Ağrı
3. Şişlik ve görüntü bozukluğu

Varikosel hastalığı genellikle bulüğ çağı sırasında başlar . Testislerin hacmi büyümeye başladıkça gelen kan akımı, dolayısıyla kalbe dönen kan akımı çoğalır. Böylece toplar damarlar bu artan yüke dayanamaz ve bozukluk meydana çıkar. Bu yüzden, varikosel teşhis edildiğinde, genellikle bir miktar zaman zaten geçmiş demektir.

Varikosel ameliyatı olmamış kişilerde, ağır egzersizler ve spor hastalığın derecesini veya şiddetini artırabilir. Fazla efor sarfedildiği zaman, karın içi basıncın artması ve damarlardaki kan akımının yumurtalıklara doğru geri akması (reflü) sonucu hasar artabilir. Tanı, bazen muayene ile genelde ise renkli ultrason yardımıyla konulabilir.

Bulüğ çağına gelip de erişkinliğe adım atan gençlerde varikosel tanısı konulduğunda, ameliyat için tereddüt edilir. Bu hastalarda ameliyat gerektiğini anlamak için varikosel tarafındaki testisin diğerinden daha küçük olması önemlidir. Bazen de aile kısırlığa yol açabileceği endişesiyle, bir an önce ameliyat ister.

Yakınma ne olursa olsun, tedavi hemen daima ameliyatla mümkündür. İlaç tedavisi sadece ağrı için geçici bir çözüm sağlayabilir ancak hastalığı ortadan kaldırmaz. Ameliyat süresi yaklaşık olarak yarım saattir ve hastalar aynı gün evlerine dönebilirler. Özellikle mikroskopik yöntemle yapılan ameliyatta, hem başarı şansı yüksektir hem de risk çok azdır ve normal yaşama dönme süresi birkaç gündür. Spor yapmak için 2-3 hafta beklemekte yarar vardır.


Spermatosel

Erkek üreme sistemi torbaların içindeki testislerden başlar. Burada üretilen sperm hücreleri, edipidim denilen ince tüp şeklindeki yapılardan geçer. Burada spermler dölleme yeteneğini kazanır. Çok ince olan bu tüpler bazen tıkanabilir ve "spermatosel" denilen kistler oluşur. Erkeklerin yaklaşık % 30'unda görülür.

Genellikle testisin üst kısmında ve testisten ayrı olarak ele gelir. Doktor muayenesi dışında ultrason veya çok nadiren MR ile incelemek gerekebilir. Epididimdeki kistler bazen kendiliğinden, bazen enfeksiyon sonucu veya bazen de hafif bir çarpma nedeniyle gelişir. Hafif bir ağrı ve küçük bir şişlik dışında, genellikle pek önemi yoktur. Ara sıra içlerinde kanama veya enfeksiyon olabilir. Nadiren cinsel ilişkide ağrı yapar. Kısırlık nedeni olması zordur. Kansere dönüşmezler.

Çok nadir tedavi gerekir. Ağrı yapıyorsa ve ağrı kesilerle cevap vermiyorsa veya şişlik rahatsız edici büyüklükteyse küçük bir ameliyatla alınır.


Hidrosel

Testis etrafındaki iki tabakanın arasında sıvı artmasıdır. Normalde testis etrafında bir miktar sıvı bulunur. Testisin içerde daha kolay hareketini sağlayan bu sıvı, dış etkenlere karşı koruma sağlar.

Torbalar içinde görülen şişliklere en sık neden olan hidroseldir. Genellikle kendiliğinden oluşur ve nedeni pek bilinmez. Bazen de enfeksiyon, travma, torsiyon (testis burulması) veya tümör nedeniyle görülebilir.

Şişliğin bir tarafına ışık tutularak kontrol edilir. Torbanın içinde şeffaf bir sıvı toplanması varsa ışık karşı taraftan görülür. Eğer ışık görülemiyorsa, buradaki şişliğin içindeki genellikle hidrosel değildir. Ultrason tetkiki hidroselin teşhisinde en önemli katkıyı yapar. Ayrıca başka bir problem varsa da yine ultrasonla saptanır.

Torba içindeki yapraklar arasında fazla miktarda toplanan sıvı, enjektörle çekildikten bir süre sonra genellikle tekrar birikir. Bu yüzden pek uygulanmaz. Hidroselin en etkili tedavisi, ameliyatla bu iki yaprağın birbirinden ayrılıp, ters çevrilmesidir.

Çocukluk çağındaki hidrosellerin hemen hepsi doğumsaldır. Çocuk 1 yaşını dolduruncaya kadar, hastalığın kendiliğinden düzelme şansı yüksektir. Eğer hidrosel devam ediyorsa, 1 yaşından sonra ameliyat gerekir. Bazı hidrosellerde, karın içindeki periton zarı ile bağlantı vardır. Bu çocuklarda ameliyat için 2 yaşını doldurması beklenir ve öyle ameliyat edilir. Çünkü tedavi edilmeyen bu tip hidrosel keselerinin hepsi ilerde fıtığa dönüşür.


İnguinal Herni (Fıtık)

İnguinal herni (kasık fıtığı) tanısını koymak genellikle kolaydır. Yalnızca anamnezle bile kasık fıtığı tanısının konulması mümkündür. İnguinal veya skrotal bir şişliğin zaman zaman ortaya çıkması ve üzerine bastırmakla ya da sırt üstü yatmakla kaybolması fıtık tanısı için yeterlidir. Muayenede fıtık görülemediği zaman fıtığın endirek bulgularından yararlanılır.

Genelde hastalar kasık bölgesinde şişlik ve ağrı şikayeti ile başvururlar. Ağır kaldırmakla veya öksürmeyle ağrı artar. Fıtıklar bazen kasıkta sınırlı kalır, bazen torbalara kadar iner. Genellikle hastalar şişliği elleriyle geri itebilirler. Bazen de fıtık karın içerisine geri itilemez. Nadiren de fıtık boğulur ve acil ameliyat gerekir.


Orşit (Yumurtalık İltihabı)

Testise mikroplar genelde direkt kan yoluyla gelir. Bu genellikle kabakulak virüsü ile olur. Özellikle bulüğ çağından sonra kabakulak geçiren erkeklerde görülen bu hastalık kısırlığa neden olabilir.

Orşit ağrılı bir hastalıktır ve bazen çok kuvvetli ağrı kesiciler ve istirahat gerekir. Orchialgia (kronik testis ağrısı) denilen diğer bir durum ise, uzun süreli fakat hafif bir rahatsızlıkla kendini gösterir. Ruhi gerginlik, cinsel hayatta düzensizlik ve vücut direnci kırıklığı nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Kronik prostatit hastalarında da rastlanılır.

Bazen de epididimdeki enfeksiyon testise yayılabilir ama tersi pek olmaz.


Torsiyon

Bu durumda testise kan getiren damarların burulması ve testisin beslenme bozukluğu söz konusudur. Şiddetli ve ani başlayan bir ağrı ile kendini gösterir. Bazen epididimdeki iltihap ile karışabilir ama torsiyon daha önemli ve acil bir olaydır. Yumurtalık alttan yukarı doğru kaldırıldığında ağrı artıyorsa, damar tıkanması ihtimali çok yüksektir . İlk fırsatta doppler ultrason ile testis ve epididimin damar incelemesi ve sintigrafi yapılmalıdır.

4 saat içinde müdahale edilmezse, testisin hayatiyeti kaybolabilir. Bu nedenle hızla tanı koymak gerekir. Bazı durumlarda basit bir muayene ve müdahale ile düzeltilir. Sonra birkaç gün içinde testisler torbalara dikilir. Eğer acil ameliyat gerekiyorsa, mutlaka 8 saat içinde yapılmalıdır.

Daha çok ergenlik çağında görülür. Bu çağlarda büyümeye başlayan testisin artan ağırlığı nedeniyle olur. İnmemiş testislerde daha sıktır. Bazen uykuda, bazen ayakta iken olabilir.

Bazen de bebeklerde görülür. Ağlama ile beraber torbalarda şişlik ve kızarıklık görülebilir. Genellikle torbalar içindeki yapılar bir gelişme bozukluğuna bağlıdır.

Ayrıca, testiste veya epididimde appendiks denilen küçük kalıntılar vardır. Bunların burulması pek önemli değildir. Ağrı kesici vermek yeterlidir.


Peyronie

İlk olarak Fransız doktor Peyronie tarafından tarif edilen bu hastalık, penis içindeki haznelerin etrafını saran dokunun bir kısmında sertleşme ve plak oluşmasıdır. Ortalama 50 yaş civarında başlar.

Peyronie hastalığı daha sık ve daha değişik pozisyonlarda cinsel ilişkiye girenlerde daha çok rastlanır. Deyim yerindeyse " ihtiyar delikanlılar "da görülür.

Belirtiler :
*Ereksiyonla ağrı
*Peniste eğrilme
*Penis boyunda kısalma
*Peniste bir sertlik bölgesi (genelde üst tarafta)
*Sertleşme bozukluğu

Hastalık iki dönemden oluşur. Birinci dönem ağrılı ereksiyonların olabildiği ve penisin eğriliğinin arttığı dönemdir. İlk dönem genellikle 6 ila 18 ay sürer. Bu süre sonunda hastalık bazen düzelmeye doğru da gidebilir. İkinci dönemde ise hastalığın durumu belli olmuştur. Artık penisin durum pek değişmez.

Tedavi :
Pek çok hastada önemli bir problemin olmadığının anlatılması yeterli ve gereklidir.

Ağızdan alınan bazı ilaçlar veya penisteki plak içine iğne ile ilaç uygulaması denenebilir. Bazı hastalarda cerrahi müdahale ile peniste düzeltme gerekir. Ameliyat için ortalama 1 yıl beklenir. Bu sürede hastalığın ilerlemesi (veya gerilemesi) tamamlanır.




DOÇ. DR. DENİZ ERSEV'in
Özgeçmişi İçin Lütfen

Tıklayın...


ŞİKAYETLER / BELİRTİLER

Bel Ağrısı
Yumurtalıkta Şişlik ve Ağrı
Erken Boşalma
İdrarda Kan
Menide Kan

SIKÇA SORULAN SORULAR


Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilenler...


Prostatit
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH)
Bel Soğukluğu ve Üretrit
U-P Darlık
Böbrek Taşları
Ameliyatsız Mikrodalga Prostat Tedavisi
Yaşlılıkta Cinsel Hayat


VİDEOLAR



Doç. Dr. Deniz Ersev'in
katıldığı programlar...
     

DOÇ. DR. DENİZ ERSEV'in
Özgeçmişi İçin Lütfen

Tıklayın...


ŞİKAYETLER / BELİRTİLER

Bel Ağrısı
Yumurtalıkta Şişlik ve Ağrı
Erken Boşalma
İdrarda Kan
Menide Kan

SIKÇA SORULAN SORULAR


Hastalıklar ve tedavi yöntemleriyle ilgili merak edilenler...


Prostatit
İyi Huylu Prostat Büyümesi (BPH)
Bel Soğukluğu ve Üretrit
U-P Darlık
Böbrek Taşları
Ameliyatsız Mikrodalga Prostat Tedavisi
Yaşlılıkta Cinsel Hayat


VİDEOLAR



Doç. Dr. Deniz Ersev'in
katıldığı programlar...
 

ORGANLAR



Böbrek

ENFEKSİYON ( PİYELONEFRİT ) :
Böbreğin iltihaplanması önemli bir durumdur ve çoğu zaman hastane ortamında tedaviyi gerektirir. Serum ve damardan uygun antibiyotik tedavisi uygulanır.

Şiddetli yan ağrısı, yüksek ateş, genel durum bozukluğu, titreme nöbetleri, bulantı , kusma, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, idrar kaçırma en sık görülen şikayetlerdir.

Özellikle kadın ve çocuklarda daha sık görülen ve genelde mesanede sınırlı kalan idrar yolu enfeksiyonları, eğer böbreği tutarsa hastalık ciddi sonuçlar doğurabilir

TAŞ :
İdrar yolu taş hastalığı ileri toplumlarda nüfusun yaklaşık % 5 ini etkilemektedir. Erkeklerde daha sık görülür. Oluşan taşların %80 i 1 hafta 10 gün içerisinde kendiliğinden düşer. % 20 kadarında mutlak tedavi gerekliliği vardır.

İdrarda taş oluşmasını engelleyen bazı maddeler vardır. Bu maddelerin eksikliği, kalsiyum ve benzeri elementlerin idrarla aşırı atılması, doğumsal ya da sonradan oluşan idrar yolu darlıkları , idrar yolundaki yabancı cisimler ve idrar yolu enfeksiyonları da taş oluşumunu kolaylaştıran diğer etmenlerdir. Ayrıca yaşanan bölgenin özellikleri beslenme alışkanlıkları ve ailesel kalıtımda taş oluşumunda belirleyici özellik taşır.

Ağrı ve idrar yolunda kanama en sık görülen şikayetlerdir. Ağrı bazen çok şiddetli bazen de dolgunluk ağrısı şeklindedir. İdrar rengi koyu kırmızı ve pıhtılı olabileceği gibi sıklıkla çay rengindedir. Bu şikayetlerden başka ateş, bulantı, kusma , idrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma şikayetlerde görülebilir.

Kliniğimizde böbrek ve idrar yolu taşları açık bir ameliyata gerek kalmadan içeriden (endoskopik) ya da dışarıdan (perkütan cerrahi) kapalı yöntemler ile tedavi edilebilmektedir. Operasyon sonrası taş analizi ve koruyucu tedavi uygulanan hastalar

Açık cerrahi yöntemler bu gün yerini giderek kapalı yöntemlere bırakmaktadır. Son yıllarda vücut dışından ses dalgaları ile taşların kırılması önemli bir yöntemdir. Uygulanamadığı veya başarısız kaldığı hastalarda, taş cerrahisi için genellikle endoskopik (kapalı) yöntemler uygulanmaktadır. Vücut dışından çok küçük tek bir delik açılıp, böbrek içine bir ince boru yardımı ile girilerek taşların temizlenmesi (perkütan taş ameliyatı) günümüz tedavi yöntemleri arasında çok önemli bir yer tutar. Bu hastalar, 1-2 gün gibi kısa bir süre içerisinde evlerine dönebilmektedirler. Ayrıca böbrekten çıkarak idrar yoluna (üreter) düşen taşlara, hiçbir ameliyat kesisi yapmadan, direkt idrar yolundan ulaşılıp "üreteroskopi" ile taşın tedavi edilmesi mümkündür. Bu hastalar aynı gün evlerine dönebilirler. Önemli merkezlerde, her tür kapalı ameliyatlarda taşın parçalanarak tedavisi için lazer teknolojisi kullanılmaktadır. Holmium lazer ile en sert taşlar bile rahatlıkla kırılabilmektedir.

Tedavi sonrası taşın analizi yapılarak koruyucu tedavi uygulanmalıdır.

KANSER :
Böbrekte oluşan tümörlerin bir çoğu % 80'i kötü huyludur. Tüm kanserlerin %2 ? sini oluştururlar. Erkeklerde daha sık görülür. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ağrısız kanlı idrar yan ağrıları en sık görülen şikayetlerdir. Ateş, gece terlemesi, kilo kaybı görülebilir.

Kanserli böbreğin çıkartılması tedavinin ilk basamağını oluşturur. Ameliyat sonrası şua tedavisi veya kemoterapi uygulanabilir.


Böbrek Çıkımı Darlığı

Böbrekler oluşturdukları idrar vasıtasıyla, kandaki zararlı ve artık maddeler ile fazla sıvıyı vücuttan atar. Böbreğin etli dokusunda yapılan idrar, "Pelvis" adı verilen böbrekteki havuzcukta toplanır. Buradan "Ureter" denilen ince bir boru şeklindeki oluşumla idrar torbasına inerek burada depolanır. Daha sonra mesaneden dışarı boşaltılır. Böbrek çıkımı darlığı, böbrek pelvisi (P) ve üreter (U) arasındaki geçişte oluşur. Bu yüzden " Üretero-Pelvik (U-P) darlık" denir.

Böbrekte üretilen idrar miktarı, çıkımdaki bu darlıktan geçemeyecek kadar bol olunca içeride birikir. Böbreğin içini doldurarak etli dokuya baskı yapmaya başlar. Hidronefroz denilen böbrekteki şişme durumu oluşur. Zaman ilerledikçe bu basınç giderek böbrek yetmezliğine neden olur. Böbrekteki hasar oluşma hızı, tıkanmanın derecesine göre değişir. Hastalığın belirgin hale gelmesi yıllar sürebileceği gibi, daha doğumda tamamen iflas etmiş bir böbrek de karşımıza çıkabilir. Bazı hastaların darlıklarında ise dalgalı dönemler olur. Bunlarda idrar nispeten rahat boşalabilir, bazen de kasılma veya krampa bağlı boşalma zorluğu olur.

Böbrek çıkımı darlıkları genellikle doğuştan ama bazen de sonradan olur. Ana rahminde böbrek gelişirken başlayan bozukluk, doğum öncesi ultrasonla teşhis edilebilmektedir. Her 1,500 çocuktan birinde görülür. Nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik değildir ve diğer kardeşlerde görülmez. Annenin doğum öncesi veya hamilelik sırasında yaptığı yanlış bir şeyden kaynaklanmaz. Bu hastalık için annenin alabileceği bir önlem yoktur.

Böbrek çıkımı darlığı bazen erişkin yaşta da görülebilir. Nedenleri arasında böbrek taşları, o bölgedeki ameliyatlar veya idrar yollarının üst kısımlarını etkileyen iltihabi durumlar sayılabilir.

Hastalık belirtileri :
*Karında veya yanda ağrı
*Ele gelen kitle veya şişlik
*Ateş, idrar yolları enfeksiyonu
*Çok sıvı alınca ağrının artması
*Taş oluşması
*İdrarda kan
*Bebekte gelişme geriliği

Ultrason ile ilk tanı konulur. İlaçlı böbrek filmi veya bilgisayarlı tomografi ile böbreğin çalışma durumu ve anatomik detaylar görülür. Böbrek sintigrafisi yapılarak böbreğin fonksiyonu diğer böbrek ile karşılaştırılır. Bu önemli tetkikle ayrıca hastalığın tam derecesi ve şiddeti saptanır.

Tedavi :
Böbrek havuzcuğundan üretere idrar geçişindeki darlık eğer yenidoğanda ise, özellikle bebek 18 aylık olana kadar çok acele etmemek gerekir. Çünkü bazen kendiliğinden düzelebilir veya müdahaleyi gerektirecek kadar şiddetli bir bozukluk olmaz. Gerçi durum genellikle ilk aylarda kendini belli eder . Eğer böbrekte belirgin bir hasar veya ileri derecede bir tıkanıklık söz konusu değilse, çocuk 1,5 yaşına gelinceye kadar izlem altında tutulur. Bu süre zarfındaki dikkatli izlem önemlidir çünkü bazı çocuklarda hızla kötüye gidiş de olabilir. Kendiliğinden düzelenlerde ileride bazen ameliyat ihtiyacı olur. Kontrolü çok elden bırakmamak gerekir.

18 aya kadar bir düzelme görülmeyen bebeklere cerrahi müdahale ile tedavi gerekir. Erişkinlerde ise, darlık saptandığı zaman müdahale gerekir çünkü hastalık gerilemez hatta daha kötüye gidebilir.

Ameliyat şeklinin seçiminde darlığın tipi, durumu ve şiddeti önemlidir. Açık ameliyatta dar olan bölge kesilip çıkarılır ve normal genişlikte olan yerler birbirine bağlanır. Eğer darlık bölgesi çıkarılamayacak kadar büyükse, böbrek havuzcuğundan parça eklenir . Piyeloplasti denilen bu operasyondan sonra hasta birkaç gün hastanede yatar. 10-15 gün içinde de normal hayatına döner.

Bazı daha basit darlıklarda laparoskopik yöntem de kullanılır.

Darlığın şeklinin ve anatomik yapının uygun olduğu durumlarda, kapalı tedavi tercih edilir. Bu durumda hasta birkaç gün içinde günlük yaşamına döner. Kapalı ameliyat iki şekilde olur. Aşağıdan idrar yolundan endoskop denilen mercekli aletlerle girilir. Ekrandan izlenerek darlık bölgesi kesilerek açılır ve özel bir tüp yerleştirilir. Endopiyelotomi denilen bu yöntemde hastanın ameliyat sonrası konforu daha fazladır. Kapalı ameliyatlarda tercih edilen ikinci yöntemde, ciltteki küçük bir delikten girilerek böbreğe ulaşılır. Yine içten özel kamera kullanılarak darlığa üstten yaklaşılır. En etkili ve güvenli yol holmium lazer kullanarak darlığın açılmasıdır. Kapalı tedavi için uygun olan hastalarda kullanılacak malzeme ve aletlerin temini başarıya ulaşmada çok önemlidir.

Ameliyatın yüzde 95 gibi çok büyük bir tedavi oranı vardır. Çok büyük çoğunlukla, cerrahi tedavi sonrası hastalık bir daha tekrar etmez. Hele diğer böbrek de normalse hasta tamamen problemsiz olarak yaşar. Ağır sporları dahi rahatça yapar. Sadece biraz daha fazla böbrek taşı gelişme riski vardır.


Mesane

ENFEKSİYON ( SİSTİT ) :
İdrar yoluna bulaşan mikropların mesaneyi etkilemesi sonucunda ortaya çıkan bir klinik tablodur. Erkeklerde nadiren görülür. En sık görülen şikayetler ağrılı ve sık idrar yapmadır. Bazen idrar kaçırma, idrarda kan görülmesi, idrar torbasındaki idrara tamamen boşaltılamaması gibi belirtilerde görülebilir. İdrar kültürü ve uygun antibiyotikler ile kısa sürede tedavi edilebilir.

TAŞ :
Mesane taşları böbrekten düşen bir taşın dışarıya atılamaması sonucu oluşabileceği gibi mesanede bulunan artık idrar nedeniyle de mesane içinde oluşabilir. Ağrılı ve sık idrar yapma , idrarda kan görülmesi, kesik kesik işeme göbeğin alt tarafında ağrı en sık görülen şikayetlerdir.

Mesane taşlarının tedavisi için öncelikli olarak kapalı yöntemler tercih edilir. Bu şekilde tedavi edilemeyen olgularda açık ameliyata gerek duyulmaktadır.

İDRAR KAÇIRMA :
Mesanenin (idrar torbasının) iki önemli fonksiyonu vardır. Birisi idrarı depolamak diğeri ise boşaltmaktır. İdrar depolama işlevinin aksadığı durumlarda idrar kaçırma ortaya çıkar. Bu durum her zaman mesaneden kaynaklanmayabilir. İdrar yolunun son kısmındaki tıkanmalar (örn. prostat), idrar yolu enfeksiyonları, idrar tutucu mekanizmanın hasarlanması da değişik şekilde idrar kaçırmalarına neden olmaktadır.

Özellikle kadınlarda gülme, öksürme ve ağır kaldırma sırasında ortaya çıkan idrar kaçırma oldukça sık görülen bir rahatsızlıktır. Bu durum genelde fazla sayıda ya da zor doğum yapan kadınlarda veya değişik nedenlerle karın alt kısımdaki adelelerin gevşemesi sonucunda ortaya çıkar. Fazla kilonun da bu duruma olumsuz katkısı bulunmaktadır.

İdrar kaçırma, bir hastalık değil bir belirtidir. Genelde tehlikeli bir durumun habercisi olmamakla birlikte kişinin hayatını olumsuz etkiler. Utanma hissi, kendine olan güveni sarsma hatta sosyal yaşamını değiştirmeye kadar gider. Hastaların çoğu, yaşamını idrar kaçırma ile devam ettirmeye gayret ederler. Çeşitli yöntemlerle, sorunu idare etme yolu seçerler. Ancak çok belirgin olursa yardım ararlar. Aslında bu konuda danışılan bir üroloji uzmanı, hastaya çoğu durumda bir çözüm yolu gösterebilir.

İdrar kaçırma çeşitli şekillerde görülebilir:
A) Fiziksel aktivite veya zorlanmada idrar kaçırma (stres tipi idrar kaçırma)
B) Sıkışma hissi gelmesi ve aniden idrar bastırmasıyla kaçırma
C) İki durumun karışımı
D) Mesanenin kapasitesinin aşılmasıyla, taşma şeklinde kaçırma

Nedenler saptanarak, önce egzersizler veya ilaç tedavisi denenir. Günümüzde bu soruna karşı oldukça etkili ilaçlar bulunmaktadır. İlaç tedavisinin süresi ve dozu ise hastadan hastaya değişiyor. Ancak stres idrar kaçırma tipi ilaç tedavisine yanıt vermez.

İdrar kaçırmanın değerlendirilmesi, hastadan alınan detaylı bilgi ve fizik inceleme ile yapılır. İdrar sisteminin fonksiyonu için bazı testler sorunu tam olarak ortaya koymak için yapılır. İdrar torbasının içindeki basıncın ürodinami denilen yöntemle ölçülmesi, ultrason ile veya sistografi gibi özel filmlerle mesanenin görüntülenmesi gerekebilir.
Altta yatan başka hastalıklar da varsa bulunarak tedavi edilir. Ameliyat gerektiren durumlarda, özellikle kadınlar için son zamanlarda geliştirilen güvenli ve başarılı tekniklerle tedavi kolaylıkla sağlanır. Vücut dışında dikişli bir yara olmadan, hızla sonuca ulaşılan yöntemler günümüzde başarıyla uygulanmaktadır. Hastaların çoğunda, tedavi bir günde tamamlanabilmektedir.

Aşağıdaki şekildeki idrar kaçırma durumlarında, üroloji uzmanına başvurarak çözüm sağlanabilir :
*Gülme, öksürme veya hapşırmada
*Yürüme, koşma veya egzersiz sırasında
*Ağır bir şey kaldırırken
*Oturduğunuz yerden ayağa kalkarken
*Aniden idrar hissi bastırınca daha tuvalete yetişemeden

Ayrıca,
*İdrar kaçırma için ped kullanıyorsanız
*İdrarı yaptıktan sonra bile mesanenizin tamamen boşalmadığını hissediyorsanız
*Sık idrara gidiyorsanız da, doktorunuz size yardımcı olabilir.

KANSER :
İdrar yolunda oluşan kanserlerin önemli bir bölümü mesanede yerleşiktir. Genellikle ileri yaşlarda görülür. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber sigara kullananlarda ve boya sanayinde kullanılan kanserojen maddeler ile yakın temasta bulunanlarda daha sık görüldüğü bilinmektedir. En sık görülen şikayet ağrısız ve pıhtılı idrarda kanamadır. Mesane tümörlerinin ilk basamak tedavisi kapalı yöntemle tümörün çıkartılmasıdır. İkinci aşamada ise mesane içerisine sondayla uygulanan ilaçlar kullanılmaktadır. İlerleme potansiyeli yüksek olgularda mesanenin tamamının çıkartılması gerekebilir. İlerleyen olgularda kemoterapi ve ışın tedavisi ana tedavi yöntemlerini oluştururlar.


Üretra (Erkek)

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 20 cm. uzunluğundadır. Erkeklerde prostat, sfinkter ve penisin içinden geçtiği için daha uzundur. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan kısadır.

Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde ayrıca üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar. Normal olarak idrarın ve meninin çıkması ağrısız ve kuvvetlidir. Akışta bozukluk veya kan gibi normalden sapma durumlarındaki nedeni araştırmak gerekir.

Üretra, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (sistit) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme sık gelir. Erkeklerde ise idrar zorluğu, prostat hastalıkları , meni boşalması , kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Üretranın kendi kanseri pek görülmez. Erkeklerde üretrayı ilgilendiren hastalıklar :

* prostat kanseri
* penis kanseridir
* abse
* üretra darlığı
* polip
* idrar borusu iltihapları ( üretrit )
* bazı müzmin cilt hastalıklarının idrar yolu içine verdiği hasarlar
* HPV virüsünün yaptığı siğiller ( kondilom )
* bel soğukluğu ( gonore ), klamidya ve üreaplasma gibi cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar
* mea darlığı

Mea (çıkım) darlığı : Hemen penisin ucundaki idrar deliğinin daralması veya tıkanmasıdır. Yeni doğanlarda da çok nadiren olmasına rağmen, esas sonradan oluşur. Genellikle sünnet olmuş erkeklerde görülür. Hipospadias hastalığı (peygamber sünneti) olan çocuklarda, penis ucunda iltihap olan bebek ve erişkinlerde ve uzun süre idrar sondası takılı olarak kalan hastalarda görülür.

İdrar rahat çıkmaz. İdrarda yanma ve ağrı görülür. İdrar yaparken çatallanma hatta fıskiye gibi dağılma olur. İdrarın başında veya sonunda kan damlaması olabilir. Bazen en ucu açık gibi görünse de, deliğin hemen altında yapışma vardır.

Tedavisinde, küçük bir kesi ile uzunlamasına açmak gerekir. Zorlayarak genişletmek daha da kötü olmasına neden olabilir çünkü genişletirken yırtılan delik iyileşirken, yapışma ve daralma eskisinden de fazla olur. Bu küçük ameliyat sonrası penisin ucundaki ağrı olursa bile hapla geçer. Kanama çok nadirdir. İyileşme süresi 1-2 gün kadar kısadır. İlk günlerde bir göz pomadı tüpünün ucundan merhem sürülerek idrar deliği açık tulur.


Üretra (Kadın)

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 20 cm. uzunluğundadır. Erkeklerde prostat, sfinkter ve penisin içinden geçtiği için daha uzundur. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan kısadır.

Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde ayrıca üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar. Normal olarak idrarın ve meninin çıkması ağrısız ve kuvvetlidir. Akışta bozukluk veya kan gibi normalden sapma durumlarındaki nedeni araştırmak gerekir.

Üretra, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu ( sistit ) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme sık gelir. Erkeklerde ise idrar zorluğu, prostat hastalıkları, meni boşalması, kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Kadınlarda üretra hastalıkları :

Kist : İdrar yolu etrafındaki ve vaginaya komşu salgı bezlerinin tıkanmasıyla olur. İdrarda zorlanma veya zayıflama yapabilir. Paraüretral kistlerde en sık görülen idrar akımının yönünün değişmesidir.

Karünkül : Daha çok menopoz sonrası görülür. Polip gibi ele gelebilen damar yumağıdır. İdrarda kanama veya iç çamaşırında kan lekesi yapar.

Prolapsus : Bu durum üretranın denilen borusal yapının idrar deliğinden dışarı doğru sarkmasıdır. Buradaki duvarın zayıf yapısından olur.

Polip : Genellikle yeni doğanda görülür ama erişkinde de olabilir

Divertikül : Üretranın için cep oluşmasıdır. Kadınlardaki bütün bunların cerrahi olarak alınması gerekir.


Aşırı Aktif Mesane

Günlük hayatı zorlaştıran, olur olmaz yerde insanı pek rahatsız eden bir durumdur.

Aniden bastıran işeme ihtiyacı ile kendini gösterir. Hatta bazen idrar kaçırma bile olabilir.

Normalden daha sık olarak ve uygun olmayan zamanlarda mesane adalesinin kasılması ve idrar hissinin varlığı günlük hayatı zindan edebilir. Hastalar gündüz ve/veya gece

Normalde mesane (idrar torbası) ancak dolduğu zaman işeme hissi oluşması gerekir. AAM'de ise, idrar refleksinin sıkça (hatta sürekli) uyarıldığı bir durum söz konusudur.

Nedenleri :
Kadınlarda genellikle idrar yolu enfeksiyonu ( sistit ) ile erkeklerde prostat büyümesi veya iltihabı en belirgin hastalıklardır. Ayrıca mesane kanseri , ilaçların yan etkileri, stres ve gergin ruh hali ile Multipl Skleroz (MS) ve Parkinson gibi bazı nörolojik hastalıklar da neden olabilir. Bazen de nedeni tam olarak saptanamaz.

Tanı :
İdrar günlüğü tutulmalıdır. Kaç kere idrara gidildiği, yaklaşık ne miktarda idrar yapıldığı, aniden sıkışma hissinin sıklığı ve şiddeti, idrar kaçırma durumu ve miktarının belirlenmesi hekime teşhis için önemli fikir verir.

İdrar kültürü, mesanede artık idrar ölçümü, idrarda sitolojik inceleme, üriner sistem ultrasonu, ürodinami ve sistoskopi öncelikle yapılması gerekebilen tetkiklerdir.

Tedavi :
Bazı hastalarda oldukça yararlı olan ilaç tedavileri dışında; belirli zamanlarda ve istemli olarak idrar yapma programı, sıvı kısıtlaması veya kontrollü sıvı alımı, idrar tutucu kasları güçlendirmek için egzersiz yapmak belirtilerin düzelmesi için yararlı olabilir. Ayrıca, alkol veya aşırı kafein alımını kesmek, kilo vermek, sigarayı bırakma gibi yaklaşımlar da daha sağlıklı bir ve dinç bir vücut getireceğinden, insanın genel ruh ve sağlık durumuna katkıda bulunabilir.

Özel elektrik akımıyla, mesaneyle ilgili yüzeysel sinirlerin uyarılmasının tedaviye katkıda bulunduğu hastalar da vardır.

Ameliyat :
Rahim düşüklüğü veya mesane sarkması gibi durumların ameliyatla düzeltilmesinin genellikle böyle durumlarda önemli yararlar sağlar. Pek çare bulunamayan durumlarda, mesaneyi uyaran sinirlerle ilgili ameliyatlar yapılabilir. Mesanenin ileri derecede küçüldüğü veya basıncının çok yüksek olduğu durumlarda mesane büyütülmesi ameliyatı bir tedavi seçeneği olmaktadır.


İdrar Yolu Darlığı

Üretranın içinde veya dışında herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma ve yaralanma riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde olabilir. Nedbe dokusu, sonda konulması gibi içten olan travmalarda veya dıştan olan olan kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Darlık belirtileri :

*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatalı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı

Üretra darlığının derecesine göre şikayetler ve şiddeti de değişir. İdrar boşaltmada hafif bir zorluktan olabilir veya idrarı dışarı atmada ciddi problem olabilir. Hatta idrar yolu tamamen tıkanabilir ve hasta idrarını hiç yapamaz. Özellikle tedavi edilmeyen mümzmin hastalıkta, ağır idrar yolu enfeksiyonları hatta böbrek hasarı oluşabilir. Mikroplar erkeklerde prostata veya testise yerleşebilir.

Normal mikropların neden olduğu darlıklarda eşe bulaşıcı bir durum olmaz . Ama cinsel ilişkiyle bulaşan gonore ve klamidya gibi etkenler, hem darlık yapabilir hem de partnere bulaşır. Enfeksiyon sonrası oluşacak idrar darlıklarında dikkatli bir ilaç tedavisi yapılması da önemlidir.

Teşhisin konulması için yapılan tetkiklerde, ultrasonla nadiren ve çok belirgin darlıklar hakkında fikir edinilebilir. Erkeklerde penisin ucundan içeri doğru idrar yoluna ilaçlı röntgen maddesi verilerek dış idrar yolunun filmi çekilir. Bu teknikte, iğne veya sonda hastaya acı verecek cisimler kullanılmaz. Sonra mesaneden geri çıkan bu boyalı idrarın akışı işeme sırasında filmi alınır. Bu sırada hem kesin teşhis konulmaya çalışılır hem de darlığın derecesi ve uzunluğu saptanır. Üretra darlığının kesin teşhisi ve genellikle aynı anda tedavisinin yapılması için "sistoskopi" diye bilinen endoskopik inceleme gereklidir. Mercekli bir alet ile idrar yolunun içine bakılır ve idrar yolunun içi bir ekrandan izlenir. Bu işlem için genellikle ince hortum gibi bir aletle yapılır (Fleksible sistoskop). Hastanın ağrı duymaması için hafifçe uyutulması gerekebilir.

Tedavi planı, darlığın yeri, uzunluğu ve derecesine göre yapılır. Kapalı yoldan holmium lazer ile tedavi başarılıdır. Bazen soğuk bıçak ile de darlık kesilebilir. Metal sondalarla veya balonla genişletme yapılabilir ama genellikle tekrarlanması gerekir. Bu sırada tekrar hasarlanma riski yüksektir. Darlık bölgesine, eski karyola yaylarına benzeyen, metalik spiral stent konabilir. Kötü darlıklarda açık ameliyat zorunlu olabilir. Açık ameliyat, iyi sonuçlar verdiği gibi, bazen problem daha da büyüyebilir. Üretra darlığı hapla, ilaçla tedavisi olmaz.


Üretra Hastalıkları

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 20 cm. uzunluğundadır. Erkeklerdeki üretranın daha uzun olmasının nedeni, idrar borusunun prostat, sfinkter ve penisin içinden geçmesidir. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan, üretra çok daha kısadır.

Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve sadece idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde ayrıca üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar. Normal olarak idrarın ve meninin çıkması ağrısız ve kuvvetlidir. Akışta bozukluk veya kan gibi normalden sapma durumlarındaki nedeni araştırmak gerekir.

Üretra, kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (sistit) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme gelir. Erkeklerde ise idrar zorluğu , prostat hastalıkları , meni boşalması , kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Üretranın kendi kanseri pek görülmez. Erkeklerde üretrayı ilgilendiren hastalıklar :

* prostat kanseri
* penis kanseri
* abse
* üretra darlığı
* polip
* idrar borusu iltihapları ( üretrit )
* bazı müzmin cilt hastalıklarının idrar yolu içine verdiği hasarlar
* HPV virüsünün yaptığı siğiller ( kondilom )
* bel soğukluğu ( gonore ), klamidya ve üreaplasma gibi cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar
* mea darlığı

Mea (çıkım) darlığı: Hemen penisin ucundaki idrar deliğinin daralması veya tıkanmasıdır. Yeni doğanlarda da çok nadiren olmasına rağmen, esas sonradan oluşur. Genellikle sünnet olmuş erkeklerde görülür. Hipospadias hastalığı (peygamber sünneti) olan çocuklarda, penis ucunda iltihap olan bebek ve erişkinlerde, uzun süre idrar sondası takılı olarak kalan hastalarda görülür.

İdrar rahat çıkmaz. İdrarda yanma ve ağrı görülür. İdrar yaparken çatallanma hatta fıskiye gibi dağılma olur. İdrarın başında veya sonunda kan damlaması olabilir. Bazen penisin en ucu açık gibi görünse de, deliğin az içinde yapışma olabilir.

Tedavisinde, küçük bir kesi ile uzunlamasına açmak gerekir. Zorlayarak genişletmek daha da kötü olmasına neden olabilir çünkü genişletirken yırtılan delik iyileşirken, yapışma ve daralma eskisinden de fazla olur. Bu küçük ameliyat sonrası penisin ucundaki ağrı olursa bile hapla geçer. Kanama çok nadirdir. İyileşme süresi 1-2 gün kadar kısadır. Bazı şiddetli darlıklarda birkaç hafta sürebilir. İlk günlerde bir göz pomadı tüpünün ucundan merhem sürülerek idrar deliğinin tekrar yapışması önlenir.

Darlık : Üretranın içinde veya dışında herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma ve yaralanma riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde olabilir. Nedbe dokusu, sonda konulması gibi içten olan travmalarda veya dıştan olan olan kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Darlık belirtileri :
*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatalı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı


Üretra Hastalıkları içinde darlık en sık görülenlerdendir.

Üretranın içindeki duvarda herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu, idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Meninin boşalmasında problem çıkarabilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma, yaralanma ve enfeksiyon riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında olabilir. Buna mesane boynu darlığı denir ve insizyon'la kolayca açılarak, meni çıkış delikleri korunur. Darlık, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde  mea darlığı olabilir. Nedbe dokusu, enfeksiyon sonucu iltihaplarla ve sonda konulması ile içten olan travmalarda veya kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Belirtileri :

*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatallı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı

Üretra darlığının derecesine göre şikayetlerin şekli ve şiddeti değişir. İdrar boşaltmada hafif bir zorluk olabilir veya idrarı dışarı atmada ciddi problem olabilir. Hatta idrar yolu tamamen tıkanabilir ve hasta idrarını hiç yapamaz. Özellikle tedavi edilmeyen müzmin hastalıkta, ağır idrar yolu enfeksiyonları hatta böbrek hasarı oluşabilir. Mikroplar erkeklerde prostata veya testise yerleşebilir.

Normal mikropların neden olduğu darlıklarda, eşine bulaşıcı bir durum olmaz. Ama cinsel ilişkiyle bulaşan gonore ve klamidya gibi etkenler, hem darlık yapabilir hem de partnere bulaşır. Enfeksiyon sonrası oluşacak idrar darlıklarında ayrıca dikkatli bir ilaç tedavisi yapılması da önemlidir.

Teşhis :
Teşhisin konulması için yapılan tetkiklerde, ultrason çok fazla yardımcı olmaz. Penisin ucundan içeri doğru idrar yoluna ve idrar torbasına röntgen maddesi verilerek üretranın ilaçlı filmi çekilir. Ve hemen sonra mesaneden geri çıkan bu boyalı idrarın akışının işeme sırasında , filmi alınır. Bu teknikte, iğne veya sonda gibi hastaya acı verecek cisimler kullanılmaz. Böylece darlığın derecesi ve uzunluğu için teşhis konmaya çalışılır. Üretra darlığının kesin teşhisi ve genellikle aynı anda tedavisinin yapılması için "sistoskopi" diye bilinen endoskopik inceleme gereklidir. Mercekli bir alet ile idrar yolunun içine bakılır ve idrar yolunun içi bir ekrandan izlenir. Bu işlem çok ince bir aletle yapılır. Hasta, bu sırada ağrı duymaması için hafifçe uyutulur.

Tedavi :
Darlığın nedeni, yeri, uzunluğu, derecesi, süresi, hastanın durumu gibi nedenler göz önüne alınarak hastaya uygun tedavi planlanır. En sık uygulanan tedaviler şunlardır:

* İnternal üretrotomi (Soğuk bıçak ile darlığı kesmek)
* Otis üretrotomi (Darlığın körlemesine kesilmesi)
* Buji ile dilatasyon (Metal sondalar ile genişletme)
* Balon ile dilatasyon (Basınçla darlığın genişletilmesi)
* Üretra içine geçici stent yerleştirilmesi
* Üretra içine kalıcı stent yerleştirilmesi (Bu stentler son teknolojiyle, insan vücuduna uyumlu olarak yumuşak ama güçlü maddelerden üretilen stentlerdir. Kısa sürede üretra duvarının yapısını alarak, normal vücut dokusu gibi davranırlar).
* Açık ameliyat (Kötü darlıklarda zorunlu olabilir. İyi sonuçlar verdiği gibi, bazen problem daha da büyüyebilir).

* Holmium lazer (Genellikle, darlığın en iyi ve en kalıcı tedavi şeklidir. Darlık yapan doku açılarak değil, ortadan kaldırılarak tedavi edilir böylece darlık tekrar etmez.


Üretra darlığı hapla, ilaçla tedavisi olmaz.


Üretra Divertikülü

Dış idrar borusunda bazen cep oluşabilir. Divertikül denilen bu baloncuk içinde biriken idrar bir mikrop yatağı olabilir. En sık 40 ile 70 yaşları arasında rastlanır. Daha çok kadınlarda görülür . Salgı bezlerinin tıkanmasının, hormonal durum değişikliğinin veya doğum yapmanın sonucu oluşabilir.

Sık idrara gitme, ani idrar bastırması, idrarda yanma olabilir. Ağrı, idrarda kanama, akıntı, idrar sonrasında damlama, cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bazen yok olup, kendiliğinden tekrar ortaya çıkabilir.

Oluşan bu cep kadınlardaki sık tekrarlayan sistitlerin nedeni olabilir. Divertikül içinde kanser de gelişebilir ama bu çok nadirdir.

Tedavi olarak, kapalı veya açık ameliyatla bu cebin alınması gerekir.


Üretra

Üretra nedir ?
Üretra adı verilen dış idrar yolu, mesanede depolanmış olan idrarı dışarı atmaya yarayan boru şeklinde bir yapıdır. Kadınlarda 4 cm., erkeklerde ise 25 cm. uzunluğundadır. Erkeklerde prostat, idrar tutucu kas ve penisin içinden geçen bu yol daha uzundur. Kadınlarda ise bu yolun etrafında sadece idrar tutucu kas (sfinkter) olduğundan kısadır. Sfinkter denilen mekanizma, üretrayı çepeçevre saran bir adale yapısıdır. İdrar yaparken gevşer ve idrarın rahat akmasını sağlar. Mesanede idrarın tutulması gereken diğer durumlarda ise sıkılı kalarak idrar yolundan dışarı idrarın akmasını önler. Mesaneden dışarı çıkan bu yolun destek dokusu kadınlarda daha az olduğundan, kadınların idrar kaçırması daha sık görülür.

Üretra, kadınlarda mesaneden idrar boşaltımına yarar ve idrar sisteminin bir organıdır. Erkeklerde ise, prostattan çıkan meninin (ersuyu) atılması da üretra yoluyla olur. Bu yüzden erkeklerde üreme sisteminin bir parçası olarak da görev yapar.

Kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu (sistit) sırasında ve idrar kaçırma durumlarında gündeme sık gelir. Erkeklerde ise, idrar zorluğu, prostat hastalıkları, meni boşalması, kısırlık ve iktidarsızlık gibi penisi yakından ilgilendiren durumlarda hep olayın içindedir.

Üretra Hastalıkları içinde darlık en sık görülenlerdendir.

Darlık :
Üretranın içinde veya dışında herhangi bir nedenle oluşan skar (nedbe) dokusu idrar yolunu daraltır . Bu da idrarın çıkışını güçleştirir hatta tamamen engelleyebilir. Erkeklerde üretra daha uzun olduğu için, darlık oluşma ihtimali de daha fazladır. Ayrıca travma ve yaralanma riski de daha fazladır. Üretra darlığı genellikle sonradan oluşur. Yeni doğanda nadiren görülür.

Üretra darlığı, çeşitli yerlerde olabilir. Hemen mesane çıkışında, prostatın veya penisin içindeki borunun herhangi bir bölgesinde hatta penisin ucundaki idrar deliğinde olabilir. Nedbe dokusu, sonda konulması gibi içten olan travmalarda veya dıştan olan olan kazalara bağlı oluşabilir. Uzun süre tedavi edilmemiş bel soğukluğu hastalığında da görülebilir.

Darlık belirtileri :

*Ağrılı idrar yapma
*İdrar akışının zayıflaması
*İdrar çıkışında azalma
*İdrarın çatalı veya fıskiye gibi çıkması
*İdrarda kanama
*İç çamaşırında kan damlası
*Karın ve kasık ağrısı
*Akıntı

Üretra darlığının derecesine göre şikayetler ve şiddeti de değişir. İdrar boşaltmada hafif bir zorluktan olabilir veya idrarı dışarı atmada ciddi problem olabilir. Hatta idrar yolu tamamen tıkanabilir ve hasta idrarını hiç yapamaz. Özellikle tedavi edilmeyen mümzmin hastalıkta, ağır idrar yolu enfeksiyonları hatta böbrek hasarı oluşabilir. Mikroplar erkeklerde prostata veya testise yerleşebilir.

Normal mikropların neden olduğu darlıklarda eşe bulaşıcı bir durum olmaz . Ama cinsel ilişkiyle bulaşan gonore ve klamidya gibi etkenler, hem darlık yapabilir hem de partnere bulaşır. Enfeksiyon sonrası oluşacak idrar darlıklarında dikkatli bir ilaç tedavisi yapılması da önemlidir.

Teşhisin konulması için yapılan tetkiklerde, ultrasonla nadiren ve çok belirgin darlıklar hakkında fikir edinilebilir. Erkeklerde penisin ucundan içeri doğru idrar yoluna ilaçlı röntgen maddesi verilerek dış idrar yolunun filmi çekilir. Bu teknikte, iğne veya sonda hastaya acı verecek cisimler kullanılmaz. Sonra mesaneden geri çıkan bu boyalı idrarın akışı işeme sırasında filmi alınır. Bu sırada hem kesin teşhis konulmaya çalışılır hem de darlığın derecesi ve uzunluğu saptanır. Üretra darlığının kesin teşhisi ve genellikle aynı anda tedavisinin yapılması için "sistoskopi" diye bilinen endoskopik inceleme gereklidir. Mercekli bir alet ile idrar yolunun içine bakılır ve idrar yolunun içi bir ekrandan izlenir. Bu işlem için genellikle ince hortum gibi bir aletle yapılır (Fleksible sistoskop). Hastanın ağrı duymaması için hafifçe uyutulması gerekebilir.

Tedavi planı, darlığın yeri, uzunluğu ve derecesine göre yapılır. Kapalı yoldan holmium lazer ile tedavi başarılıdır. Bazen soğuk bıçak ile de darlık kesilebilir. Metal sondalarla veya balonla genişletme yapılabilir ama genellikle tekrarlanması gerekir. Bu sırada tekrar hasarlanma riski yüksektir. Darlık bölgesine, eski karyola yaylarına benzeyen, metalik spiral stent konabilir. Kötü darlıklarda açık ameliyat zorunlu olabilir. Açık ameliyat, iyi sonuçlar verdiği gibi, bazen problem daha da büyüyebilir. Üretra darlığı hapla, ilaçla tedavisi olmaz.

Divertikül:
Dış idrar borusunda bazen cep oluşabilir. Divertikül denilen bu baloncuk içinde biriken idrar bir mikrop yatağı olabilir. En sık 40 ile 70 yaşları arasında rastlanır. Daha çok kadınlarda görülür . Salgı bezlerinin tıkanmasının, hormonal durum değişikliğinin veya doğum yapmanın sonucu oluşabilir.

Sık idrara gitme, ani idrar bastırması, idrarda yanma olabilir. Ağrı, idrarda kanama, akıntı, idrar sonrasında damlama, cinsel ilişki sırasında ağrı gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bazen yok olup, kendiliğinden tekrar ortaya çıkabilir.

Oluşan bu cep kadınlardaki sık tekrarlayan sistitlerin nedeni olabilir. Divertikül içinde kanser de gelişebilir ama bu çok nadirdir.

Tedavi olarak, kapalı veya açık ameliyatla bu cebin alınması gerekir.


Prostat

Prostat, erkeklerde bulunan ve meninin büyük bölümünü yapan, kestane şeklinde ve büyüklüğünde, 18-20 gr. Ağırlığında, bez yapısında bir organdır. Mesanenin hemen altında yerleşmiştir ve içinden idrar yolunun "üretra" adı verilen son kısmı geçer. Meninin dışarı atılması da idrar yolundan olduğu için, prostat üretra ile yani idrar yolu ile bu nedenle sıkı bir ilişki içindedir.

Prostat hastalıkları üç ana grupta toplanır:
1) Prostat iltihapları (prostatit)
2) Prostat kanseri
3) Prostat büyümesi.

Prostat iltihapları daha çok 17-50 yaşları arasında görülür. Genellikle dışarıdan idrar yoluna giren mikropların prostat içine yerleşmesiyle oluşur. Bazen de idrarın prostat bezi içine kaçması sonucu asit etkiyle prostat dokusuna hasar vermesiyle oluşur. Prostatit denilen bu iltihaplar, müzminleşip kronik bir hal aldıklarında kökünü kurutmak oldukça zor bir hale gelir. Prostatitlerde, sık idrara gitme,peniste yanma hissi, idrar yaparken acıma, kuyruk sokumunda ağrı ve bazı cinsel fonksiyon bozuklukları görülür. Üşütmekle, alkol almakla, acı ve baharatlı yiyeceklerle ve düzensiz cinsel hayatla yakınmalar daha da artabilir.

Prostatın ikinci gurup hastalığı olan prostat kanseri ne yakalanma oranı yaş ilerledikçe artar. Buna karşılık, hastalığın tehlikeli bir seyir göstermesi olasılığı ileri yaştaki hastalarda daha azdır. Prostat Spesifik Antijen ( PSA ) denilen kan testi hastalığın teşhisinde önemli bir yer tutar. Prostat kanserine uygun tedavinin yapılabilmesi için hastalığın hangi aşamada olduğunun bilinmesi gerekir. Bunun için filmler çekilmeli ve bazı tetkikler yapılmalıdır. Ayılmamış olan kanserlerde prostatın tamamen alınması gerektiği halde, ilerlemiş hastalıklarda hormon tedavisi, ilaç tedavisi veya ışın tedavisi uygulanır. Erkeklerin 50 yaşından sonra, yılda bir prostat kontrolü yaptırmaları, erken teşhis ve etkili tedavi için gereklidir. Çünkü erken teşhis edilen prostat kanserinde hastalığın tamamen tedavi şansı çok yüksektir.

Prostatın hastalıkları arasında en sık karşılaşılan prostat büyümesi dir. 45-50 yaşlarından başlayarak, idrar yolunu çevreleyen prostat hücreleri çoğalarak ve büyüyerek üretrayı dışarıdan sıkıştırırlar. Tıp dilinde "Benign Prostat Hiperplazisi"(BPH) denilen hastalık böylece oluşur. Gerçekte büyüyen bütün prostat değil de "adenom" adı verilen bir kısım hücre grubudur. Bütün tedavi yöntemleri bu adenom dokusunun idrar yoluna yaptığı baskıyı azaltmak veya ortadan kaldırmak için amacına yöneliktir. Altmış yaşını geçmiş erkeklerin yarısından fazlasında prostat büyümesi mevcuttur ve bu oran yaş ilerledikçe artmaktadır. Prostat büyümesi bulunan erkeklerin yarıya yakın kısmında ise idrar yakınmaları oluşmaktadır.

Hastalık oluştuğunda, çeşitli idrar yapma zorlukları görülür. Bunlar arasında en belirgin olanları gece sık idrara kakma, idrar yaparken zorlanma, idrarın çatallı çıkması, mesaneyi tam olarak boşaltamama, aniden idrar bastırması ve idrar kaçırmadır. Kabızlıkla, üşütmekle, uzun süre sabit oturmak veya yolculuk ile bu belirtiler daha da artabilir. Mesane, daralmış olan idrar yolundan dışarı idrarı atmakta zorlanır ve kasılma gücü giderek azalır. Zamanla, içindeki idrarı boşaltamaz hale gelir. Mesanenin içinde devamlı olarak kalan idrar, mikropların üremesi için uygun bir ortam oluşturur. Sık sık idrar yolu enfeksiyonları ve mesanede taş oluşması görülebilir. İlaç tedavileri ile, mesanede birikmiş olan idrarın tam olarak boşalması sağlanamasa bile, hiç olmazsa zararsız bir düzeye indirilmesine çalışılır. Bazen hasta idrarını hiç yapamaz. O zaman idrarın bir sonda ile boşaltılması gerekir. Hastalık zamanında tedavi edilmezse böbrekler de zarar görür ve böbrek yetmezliği oluşabilir.

Hastalığın tanısı için, makattan parmakla prostat muayenesi yapılır. Modern teknolojinin yardımıyla "üroflovmetre" denilen elektronik cihaz ve ultrason kullanılarak hastalığın derecesi bilgisayar yardımıyla tam olarak saptanabilir.

Tedavinin geciktiği durumlarda;

  1. Tamamen idrar yapamaz hale gelme
  2. Mesane taşı
  3. Mesane ve böbrek enfeksiyonları
  4. Geriye kaçan idrarın idrar yollarını genişletmeye başlaması
  5. İflas etmiş mesane
  6. Böbrek yetmezliği görülebilir.

TEDAVİ :
Bilinmesi gereken şey, sadece tek bir yöntemin ideal olmadığıdır. Her hasta için ayrı ayrı tedavi metodları uygun veya gerekli olabilir. Her yöntemin başarıyla kullanıldığı durumlar vardır.

Sadece hastayı gözleyerek bekleme, ilaç tedavileri, minimal invazif yöntemler ve cerrahi tedaviler uygulanabilir.
Prostatın idrar yolunu tıkamaya başlamasının erken dönem bulguları bir dönem ilaç tedavileri ile giderilebilir. İlaçsız veya ilaç vererek izleme sırasında yakınmalar veya vücuttaki hasar artmaya başlarsa, girişimsel tedaviler planlanır.
Minimal invazif yöntemler içinde en etkilisi mikrodalga enerji ile prostatın eritilmesidir. Normal muayene odasında bir idrar sondasının içinden ve hiç anestezi gerekmeden uygulanan bu yeni yöntem, cerrahi tedaviler kadar etkin olabilmektedir. Yaklaşık 10 yıldır dünyada kullanılmakta olan bu tedavi, hiçbir ciddi risk taşımamaktadır. Yakın gelecekte, çok tercih edilen bir yöntem olmaya adaydır.

Transuretral Prostat Rezeksiyonu (TUR-P)
Kazıma yöntemi olarak da bilinen bu tedavi, prostat büyümesinde tedavisinde en sık kullanılan ve aslında en etkili tedavi yöntemidir. Ameliyat sonrası 1-2 gün sürebilen kanama görülürse de, bu genellikle ciddi bir sorun oluşturmaz.
Hastalar 2-3 gün hastanede kalırlar. Günlük yaşama dönmek için yaklaşık 10 gün, cinsel aktiviteye dönmek için yaklaşık bir aylık süre gereklidir.

Greenlight lazer ile prostatın buharlaştırılması şeklinde uygulanan tedavi yöntemidir. Son yıllarda en güçlü 120 wattlık lazer modeli kullanıma girmiştir. Eski modellere göre daha kısa sürede daha fazla prostat dokusunu yok edebilmektedir. Hastalar genelde bir gün içinde taburcu olabilir.

Açık Ameliyat
Günümüzde artık çok büyük prostatların tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca mesanedeki büyük divertiküllerin (balonlaşma) varlığında ve çok fazla, büyük ve sert mesane taşlarının olduğu durumlarda bu ameliyat yapılır.


Testis

VARİKOSEL :
Varikosel genel bir tanımla testislerin (yumurtalıkların) toplardamarlarında oluşan bir varis yani damar genişlemesidir. Bu genişlemeye reflü de (kan akımının tersine dönmesi hali) eşlik edebilir. Hastaların bir kısmında, muayene ile teşhis edilebilirken bir kısım hastada ise ancak renkli ultrason yardımıyla hastalık ortaya konulabilir. Çoğunlukla sol tarafta görülür, bazen çift taraflı nadiren de sağ tarafta ortaya çıkabilir.

Hastalar 3 ana yakınma ile doktora başvururlar;

1- Kısırlık
2- Ağrı
3- Şişlik ve görüntü bozukluğu

Yakınma ne olursa olsun tedavi, hemen daima ameliyatla mümkündür. İlaç tedavisi sadece ağrı için geçici bir çözüm sağlıyabilir ancak hastalığı ortadan kaldırmaz. Ameliyat mikroskobuyla yapılan "mikrocerrahi varikoselektomi" ameliyatı, klasik açık ameliyattan hem etkili hem daha güvenlidir. Ameliyat süresi yaklaşık olarak yarım saattir ve hastalar aynı gün evlerine dönebilirler.

İNMEMİŞ TESTİS ( KRİPTORŞİDİ ) :
Erkek çocuğun yumurtalarının, torbalardaki yerinde olmamasıdır. Bebek doğduğu zaman torbaya inmiş olması gereken testis, kasık kanalında (veya karın içinde) bulunur.

Yumurtaların normal olarak gelişmesi ve ergenlik çağında üreme fonksiyonunu yapabilmesi için torbaların içindeki yerinde bulunması gerekir. Yoksa sperm hücreleri sağlıklı olmaz ve durum kısırlığa neden olabilir. Bu probleme ek olarak, yerine inmemiş yumurtalıkta kanser riski normalden 20 kat daha yüksektir.

Yeni doğan bebeklerde % 1 oranında bu bozukluk görülür. Erken doğumlarda ise bu oran % 3'tür. Ancak erken doğan bebeklerin dörtte üçünde, yumurtalar 1 yaşına kadar yerine inebilir. Bir yaşında, tüm erkek çocuklar arasında hastalığın görülme sıklığı binde 7'dir.

Ebeveynler yaklaşık fındık büyüklüğündeki yumurtanın torbaların içinde olmadığını farkedince, bebeği bir üroloji uzmanına götürmelidir.

İnmemiş yumurtalar iğne veya ameliyatla yerine indirilir. Bazı çocuklarda ilaç tedavisi yeterli olur. İlaç tedavisinin başarısız olduğu veya uygulanmayacağı durumlarda, ameliyat yapılır. Bu hastaların hemen hepsinde kesin tedavi sağlanır. Yerine zamanında alınan testislerin gelişmesi normal olur.

Tedaviye 1 yaşını doldurduktan sonra başlanması ve çocuk 2 yaşını doldurana kadar tamamlanması gerekir. Gecikilirse, yumurtalarda kalıcı hasarlar oluşur. Ergenlik çağı olan 13-14 yaşına kadar tedavi edilmeyenlerde ise yumurtalığın tamamen alınması gerekir. Kozmetik açıdan, istenirse bu yumurtanın yerine bir protez konabilir.

KANSER :
Erkekteki kanserlerin % 2'sini oluştururlar. Bir erkeğin tüm yaşamı boyunca testis kanserine yakalanma oranı "binde 2"dir. En sık olarak15 ile 35 yaşları arasındaki genç erkeklerde rastlanır. Daha az olarak da 50-60 yaşları arasında ve çocukluk çağında görülür.

En sık bilinen nedeni, yumurtalığın torbadaki normal yerine inmemesidir. Bu hastalarda normale göre 25 misli kanser riski vardır. Bu yüzden, testisleri normal yerinde olmayan çocukların yumurtalıklarının 1 yaşından itibaren ilk fırsatta indirilmesi gerekir.

Yumurtalıkta büyüme veya sertlik, torbada şişlik, aşağı çekilme ve ağırlık hissi, bazen künt ve uzun süreli ağrı en çok görülen belirtilerdir. Testis kanseri olan hastalar, bu belirtilerin başlamasından ancak ortalama 2 ay sonra üroloji uzmanına başvururlar.

Tanı doktorun elle muayenesi yanında ultrason ve bazı kan tetkikleri ile konur. Tümör belirteçleri denilen AFP ve beta-hCG testleri yapılır

Testis kanseri, insan vücudundaki kanserlerin arasında tedaviye en iyi cevap verenlerdendir. Her zaman olduğu gibi, özellikle erken devrede saptanan tümörlerin tedavisi çok başarılıdır. Ancak hastalar ortalama 3 ay gecikmeyle başvurur ve ilk başvuru sırasında hastaların üçte ikisinde metastaz oluşmuştur.

Ameliyatla yumurtalığın alınması tedavinin ana unsurudur. Gerek hücrelerin ilaç veya ışın tedavisine iyi cevap vermeleri, gerekse genç erkek vücudunun ağır tedavilere iyi dayanması sonucu, ilerlemiş kanserde bile yüksek tedavi şansı vermektedir.


Epididimit

Testisin hemen üstündeki epididim denilen ince tüp yapının iltihabıdır. Epididimde olgunlaşan spermler, kasık kanalından geçerek prostata ulaşır. Buradan da döllemek amacıyla penisin içindeki idrar yolunu kullanarak dışarı atılır. Mikropların epididim iltihabına yol açmaları, işte bu idrar yolundan gelerek olur. Bu mikropların önemli bir kısmı cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar sonucudur. Bir kısmı da prostat hastalıkları nedeniyle, oradaki direncin kırılması ile oluşur. Buna neden olanlar da idrarda üreyen mikroplardır.

Hastalık, şiddetli bir ağrı ve hızla gelişen sertlik veya şişlik ile kendini gösterir. Torbalardan başka kasıklarda da ağrı olabilir.Hastanın günlük hayatını aksatacak kadar ağrı olması nadir değildir. Güçlü ağrı kesiciler ve uzun süreli tam doz antibiyotik tedavisi uygulanmalıdır. Yatak istirahati ve buz uygulaması iyi gelir.

Bazen de daha yavaş ve hafif başlayabilir. Kronik şekilde gelişen bu tip iltihap hastanın çok canını sıkmaz ama devamlı bir huzursuzluk yaratabilir. Ara sıra da olsa, uzun süreler ilaç almasını gerektirebilir. Hatta epididimin ameliyatla çıkartılması gündeme gelebilir.

Epididime mikroplar nadiren kan yoluyla gelirler. En sık rastlanan tüborküloz basilidir ve en önemli neden akciğer veremidir. Bazen testis ve epididimin birlikte alınması gerekir.

Aslında modern hayatta stres in yarattığı bir hastalık da kimyasal epididimittir. Genellikle gergin ve yorgun erkeklerde görülen bu durum idrarın epididime reflü yapması yani yanlış yönde akmasıdır. Çok az miktardaki idrar bile asit etkisiyle epididimde ağrılı reaksiyon yapar. Ağır spor veya zorlanma da böyle bir şikayete neden olabilir.


Varikosel

Varikosel hastalığı, testislerin (yumurtalıkların) toplardamarlarında oluşan bir varis yani damar genişlemesidir. Çoğunlukla sol tarafta görülür, bazen çift taraflı nadiren de sadece sağ tarafta ortaya çıkabilir. Sağ taraftaki varikoselin karın içindeki başka hastalıklarla da ilgisi olabilir.

Varikoselde, testisin kanını kalbe geri götüren damarlarının genişlemesi sonucu, kirli kan yumurtalıkların etrafında göllenir. Erkeğin torbalarındaki ısı vücudun ısısından 3 derece daha düşüktür. Yumurtalıklar etrafında kan göllenmesi sonucu artan ısı, sperm üretimini olumsuz etkileyerek üreme fonksiyonunu bozabilir. Sperm üretiminin belli bir seviyede duraklamasına veya sperm hareketliliğinin ve yapısının bozulmasına yol açabilir. Sonuçta erkekte kısırlık oluşur. Varikoselin bilinen diğer zararlı etkileri, ters yöndeki kan akımını nedeniyle böbrek üstü bezinden gelen zararlı maddelerin testiste bozukluğa neden olması ve üreme hormonlarının dengesini bozmasıdır.

Varikosel hastalığı dışında skrotal bölgedeki ısının artmasının nedenleri arasında, saunaların sık kullanımı, çok sıcak duş, yüksek ateş, devamlı olarak çok sıkı pantolon giyilmesi, çevresel faktörlere veya mesleğe bağlı yüksek ısıya maruz kalınması bulunur.

Hastalar 3 ana yakınma ile doktora başvururlar;
1. Kısırlık
2. Ağrı
3. Şişlik ve görüntü bozukluğu

Varikosel hastalığı genellikle bulüğ çağı sırasında başlar . Testislerin hacmi büyümeye başladıkça gelen kan akımı, dolayısıyla kalbe dönen kan akımı çoğalır. Böylece toplar damarlar bu artan yüke dayanamaz ve bozukluk meydana çıkar. Bu yüzden, varikosel teşhis edildiğinde, genellikle bir miktar zaman zaten geçmiş demektir.

Varikosel ameliyatı olmamış kişilerde, ağır egzersizler ve spor hastalığın derecesini veya şiddetini artırabilir. Fazla efor sarfedildiği zaman, karın içi basıncın artması ve damarlardaki kan akımının yumurtalıklara doğru geri akması (reflü) sonucu hasar artabilir. Tanı, bazen muayene ile genelde ise renkli ultrason yardımıyla konulabilir.

Bulüğ çağına gelip de erişkinliğe adım atan gençlerde varikosel tanısı konulduğunda, ameliyat için tereddüt edilir. Bu hastalarda ameliyat gerektiğini anlamak için varikosel tarafındaki testisin diğerinden daha küçük olması önemlidir. Bazen de aile kısırlığa yol açabileceği endişesiyle, bir an önce ameliyat ister.

Yakınma ne olursa olsun, tedavi hemen daima ameliyatla mümkündür. İlaç tedavisi sadece ağrı için geçici bir çözüm sağlayabilir ancak hastalığı ortadan kaldırmaz. Ameliyat süresi yaklaşık olarak yarım saattir ve hastalar aynı gün evlerine dönebilirler. Özellikle mikroskopik yöntemle yapılan ameliyatta, hem başarı şansı yüksektir hem de risk çok azdır ve normal yaşama dönme süresi birkaç gündür. Spor yapmak için 2-3 hafta beklemekte yarar vardır.


Spermatosel

Erkek üreme sistemi torbaların içindeki testislerden başlar. Burada üretilen sperm hücreleri, edipidim denilen ince tüp şeklindeki yapılardan geçer. Burada spermler dölleme yeteneğini kazanır. Çok ince olan bu tüpler bazen tıkanabilir ve "spermatosel" denilen kistler oluşur. Erkeklerin yaklaşık % 30'unda görülür.

Genellikle testisin üst kısmında ve testisten ayrı olarak ele gelir. Doktor muayenesi dışında ultrason veya çok nadiren MR ile incelemek gerekebilir. Epididimdeki kistler bazen kendiliğinden, bazen enfeksiyon sonucu veya bazen de hafif bir çarpma nedeniyle gelişir. Hafif bir ağrı ve küçük bir şişlik dışında, genellikle pek önemi yoktur. Ara sıra içlerinde kanama veya enfeksiyon olabilir. Nadiren cinsel ilişkide ağrı yapar. Kısırlık nedeni olması zordur. Kansere dönüşmezler.

Çok nadir tedavi gerekir. Ağrı yapıyorsa ve ağrı kesilerle cevap vermiyorsa veya şişlik rahatsız edici büyüklükteyse küçük bir ameliyatla alınır.


Hidrosel

Testis etrafındaki iki tabakanın arasında sıvı artmasıdır. Normalde testis etrafında bir miktar sıvı bulunur. Testisin içerde daha kolay hareketini sağlayan bu sıvı, dış etkenlere karşı koruma sağlar.

Torbalar içinde görülen şişliklere en sık neden olan hidroseldir. Genellikle kendiliğinden oluşur ve nedeni pek bilinmez. Bazen de enfeksiyon, travma, torsiyon (testis burulması) veya tümör nedeniyle görülebilir.

Şişliğin bir tarafına ışık tutularak kontrol edilir. Torbanın içinde şeffaf bir sıvı toplanması varsa ışık karşı taraftan görülür. Eğer ışık görülemiyorsa, buradaki şişliğin içindeki genellikle hidrosel değildir. Ultrason tetkiki hidroselin teşhisinde en önemli katkıyı yapar. Ayrıca başka bir problem varsa da yine ultrasonla saptanır.

Torba içindeki yapraklar arasında fazla miktarda toplanan sıvı, enjektörle çekildikten bir süre sonra genellikle tekrar birikir. Bu yüzden pek uygulanmaz. Hidroselin en etkili tedavisi, ameliyatla bu iki yaprağın birbirinden ayrılıp, ters çevrilmesidir.

Çocukluk çağındaki hidrosellerin hemen hepsi doğumsaldır. Çocuk 1 yaşını dolduruncaya kadar, hastalığın kendiliğinden düzelme şansı yüksektir. Eğer hidrosel devam ediyorsa, 1 yaşından sonra ameliyat gerekir. Bazı hidrosellerde, karın içindeki periton zarı ile bağlantı vardır. Bu çocuklarda ameliyat için 2 yaşını doldurması beklenir ve öyle ameliyat edilir. Çünkü tedavi edilmeyen bu tip hidrosel keselerinin hepsi ilerde fıtığa dönüşür.


İnguinal Herni (Fıtık)

İnguinal herni (kasık fıtığı) tanısını koymak genellikle kolaydır. Yalnızca anamnezle bile kasık fıtığı tanısının konulması mümkündür. İnguinal veya skrotal bir şişliğin zaman zaman ortaya çıkması ve üzerine bastırmakla ya da sırt üstü yatmakla kaybolması fıtık tanısı için yeterlidir. Muayenede fıtık görülemediği zaman fıtığın endirek bulgularından yararlanılır.

Genelde hastalar kasık bölgesinde şişlik ve ağrı şikayeti ile başvururlar. Ağır kaldırmakla veya öksürmeyle ağrı artar. Fıtıklar bazen kasıkta sınırlı kalır, bazen torbalara kadar iner. Genellikle hastalar şişliği elleriyle geri itebilirler. Bazen de fıtık karın içerisine geri itilemez. Nadiren de fıtık boğulur ve acil ameliyat gerekir.


Orşit (Yumurtalık İltihabı)

Testise mikroplar genelde direkt kan yoluyla gelir. Bu genellikle kabakulak virüsü ile olur. Özellikle bulüğ çağından sonra kabakulak geçiren erkeklerde görülen bu hastalık kısırlığa neden olabilir.

Orşit ağrılı bir hastalıktır ve bazen çok kuvvetli ağrı kesiciler ve istirahat gerekir. Orchialgia (kronik testis ağrısı) denilen diğer bir durum ise, uzun süreli fakat hafif bir rahatsızlıkla kendini gösterir. Ruhi gerginlik, cinsel hayatta düzensizlik ve vücut direnci kırıklığı nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Kronik prostatit hastalarında da rastlanılır.

Bazen de epididimdeki enfeksiyon testise yayılabilir ama tersi pek olmaz.


Torsiyon

Bu durumda testise kan getiren damarların burulması ve testisin beslenme bozukluğu söz konusudur. Şiddetli ve ani başlayan bir ağrı ile kendini gösterir. Bazen epididimdeki iltihap ile karışabilir ama torsiyon daha önemli ve acil bir olaydır. Yumurtalık alttan yukarı doğru kaldırıldığında ağrı artıyorsa, damar tıkanması ihtimali çok yüksektir . İlk fırsatta doppler ultrason ile testis ve epididimin damar incelemesi ve sintigrafi yapılmalıdır.

4 saat içinde müdahale edilmezse, testisin hayatiyeti kaybolabilir. Bu nedenle hızla tanı koymak gerekir. Bazı durumlarda basit bir muayene ve müdahale ile düzeltilir. Sonra birkaç gün içinde testisler torbalara dikilir. Eğer acil ameliyat gerekiyorsa, mutlaka 8 saat içinde yapılmalıdır.

Daha çok ergenlik çağında görülür. Bu çağlarda büyümeye başlayan testisin artan ağırlığı nedeniyle olur. İnmemiş testislerde daha sıktır. Bazen uykuda, bazen ayakta iken olabilir.

Bazen de bebeklerde görülür. Ağlama ile beraber torbalarda şişlik ve kızarıklık görülebilir. Genellikle torbalar içindeki yapılar bir gelişme bozukluğuna bağlıdır.

Ayrıca, testiste veya epididimde appendiks denilen küçük kalıntılar vardır. Bunların burulması pek önemli değildir. Ağrı kesici vermek yeterlidir.


Peyronie

İlk olarak Fransız doktor Peyronie tarafından tarif edilen bu hastalık, penis içindeki haznelerin etrafını saran dokunun bir kısmında sertleşme ve plak oluşmasıdır. Ortalama 50 yaş civarında başlar.

Peyronie hastalığı daha sık ve daha değişik pozisyonlarda cinsel ilişkiye girenlerde daha çok rastlanır. Deyim yerindeyse " ihtiyar delikanlılar "da görülür.

Belirtiler :
*Ereksiyonla ağrı
*Peniste eğrilme
*Penis boyunda kısalma
*Peniste bir sertlik bölgesi (genelde üst tarafta)
*Sertleşme bozukluğu

Hastalık iki dönemden oluşur. Birinci dönem ağrılı ereksiyonların olabildiği ve penisin eğriliğinin arttığı dönemdir. İlk dönem genellikle 6 ila 18 ay sürer. Bu süre sonunda hastalık bazen düzelmeye doğru da gidebilir. İkinci dönemde ise hastalığın durumu belli olmuştur. Artık penisin durum pek değişmez.

Tedavi :
Pek çok hastada önemli bir problemin olmadığının anlatılması yeterli ve gereklidir.

Ağızdan alınan bazı ilaçlar veya penisteki plak içine iğne ile ilaç uygulaması denenebilir. Bazı hastalarda cerrahi müdahale ile peniste düzeltme gerekir. Ameliyat için ortalama 1 yıl beklenir. Bu sürede hastalığın ilerlemesi (veya gerilemesi) tamamlanır.